ZORLU KAZANILAN BAĞIMSIZLIĞIN 100. YILI

Yine her 29 Ekim’de olduğu gibi etraf süslenmiş herkesin içinde bir heyecan ve sevinç vardı. O kadar çok zor kazanılmıştı ki bu cumhuriyet, o kadar çok kayıplar yaşanmıştı ki, herkes bu zor koşullar altında kazanılan bu uzun süreli mücadelenin zaferle sonuçlanmasını kutluyordu. 100. yıl fark etmeksizin Türk milleti yıllar önce kazandığımız bu cumhuriyeti aynı coşku ve heyecanla kutluyordu. Atamızın ve Türk milletinin zorlu şartlar altında kazandığı bu zafer, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin Türk milleti için kutlanmaya değerdi. Birazda geçmişe gidip sonu zaferle sonuçlanan uzun süreli mücadelenin ne şartlar altında ve nasıl gerçekleştiğine değinelim. Ordumuzun hali vahim, giyecek ne bir çift çorapları ne de sofralarında bir dilim taze ekmekleri var. Türk milleti bunca zorluğa rağmen vatanının kurtarılması için olan küçücük bir ihtimale sığınıyordu. Artık birlik olma vakti. Bu saatten sonra Çiftçi Ahmet, Terzi Emine, Sütçü Kemal yok. Biz varız! Herkes elinden geldiği kadar orduya destek olmuş. Vatanını korumak için canını bile vermeye hazır vaziyette, ordunun eksiklerini örtmek için çabalıyordu… Ve sonunda bu uykusuz kalan geceler ve kayıtsız yardımlar çağrı bulmuş, bu zorlu koşullar altında gerçekleşen mücadelemiz zaferle sonuçlanmıştı. Büyük, küçük fark etmeksizin herkesin içi yine bugün ki gibi neşe ve heyecanla doluydu. Ardından yüz yıl geçse de, asla ödün verilmeyecek ve yine aynı coşkuyla kutlanacak olan cumhuriyetimizin, çok zorlu koşullar altında ve bir çok şeyden ödün verilerek zaferle sonuçlanması, hepimizin içindeki milliyetçik duygularını hiç bir zaman azaltmayacak.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
‘Medeniyet!’ dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.
Doğacaktır sana va’dettigi günler hakk’ın…
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri ‘toprak!’ diyerek geçme, tanı:
Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.

-Mehmet Akif Ersoy/ İstiklal Marşı

(Visited 7 times, 1 visits today)