Şahin küçük bir köyde anne ve babası ile yaşayan, 6 yaşında, uzun boylu, arkadaş canlısı bir çocuktu. Anne ve babası çok hastalandıklarından sağlıklı olmak için çok para harcıyorlar, okul gibi önemli ihtiyaçlara yeterince para ayıramıyorlardı. Şahin yedi yaşındayken köyde canı sıkkın bir şekilde gezinirken bir bahçenin çitinin yanında bir kutu görmüş. “Herhalde bir turist bu kutuyu burada unutmuş olmalı” diye düşünmüş. Kutuyu açınca içinde bir elektronik gitar olduğunu görmüş. Sonrasında tüm boş vakitlerini elektronik gitar çalmayı deneyerek geçirmiş
10 yaşına geldiğinde akrabaları ve arkadaşları için konser verebilecek kadar iyiydi. Kısa bir konserdi ama herkes çok beğenmişti. Artık köydeki doğum günlerinde küçük küçük konserler vermeye başlamıştı. Üniversite sınavına kadar günleri bu şekilde geçti. Üniversite sınavı da çok iyi geçmişti ve istediği bölümü kazanmıştı. İş için bile olsa köyden ayrılacağı için çok üzgündü. Şehre yolculuk 10 gün sürdü. Elektronik gitarı yanında götürdü ve çalışmaya devam etti. 24 yaşında banka memuru olarak çalışmaya başladı. 29 yaşında Zehra adlı bir kız ile evlendi. 32 yaşında Can adlı bir oğlu oldu. 35 yaşında işini pek sevmediğini fark etti. O gün cesaretini toplayıp bir konser vermeye karar verdi. Paralarının büyük bir kısmını konsere harcamışlardı. Konser günü sahneye biraz utanarak çıkmış ama çok güzel bir konser sergilemişti. Epeyce para kazanmış. Artık her hafta bir konser veriyordu. Arkadaşları onu kıskanıyordu çünkü bazı konserlerine gitmişlerdi.
50 yaşında konser vermeyi bıraktı ama hala elektronik gitar çalıyordu. 90 yaşına kadar çaldı ama 90 yaşında elektronik gitarı ve parasını torununa verdi. 92 yaşında Şahin öldü. Buradan çıkarılacak ders ise “Dünyada kimse seyirci koltuğunda oturan cesur insanları alkışlamaz. Alkışlar hep, sahneye çıkanlar içindir.”