Önünüze iki kısıtlama seçeneği konulduğunu düşünün. Yaşadığınız şehirden çıkamamak mı, internete girememek mi? İlk olarak ikisinin de olumsuz yanlarını düşünelim. Yaşadığınız şehirden çıkamamak demek başka hiçbir yere seyahat edememek demek. Eğer yeni yerlere gitmeyi, seyahat etmeyi seven biriyseniz bu seçenek sizin için kabus gibi. Sadece belli bir bölgenin yaşam imkanları içinde yaşayacaksınız. Eğer akrabalarınız sizin bulunduğunuz şehir dışındaysa sadece onlar sizi ziyaret etmeye gelebilecek. Şimdi diğer seçeneği düşünelim. İnternet erişiminiz yok. Günümüzün durumuna bakarsak internet kullanıcılarının sayısı yüksek. Bu nedenden bu seçenek çoğu insanın gözünü korkutmuştur. Yaşanan güncel olayları sadece televizyondan, haber kanallarından elde ediyorsunuz. Güncel haberleri kaçırma ihtimaliniz yükseliyor. Sosyal medya sayfalarına erişiminiz kesiliyor. Youtube, İnstagram, Facebook gibi siteleri kullanamıyorsunuz. Başka insanlarla beraber oynadığınız oyunlar internet gerektiği için o tür oyunlara da giremiyorsunuz. İkisi de kabus gibi seçenekler. Ben bu iki seçenekten internete erişememeyi seçerdim. Çünkü, belki sosyal medyayı takip edemeyeceğim, güncel haberlere anında ulaşamayacağım, internetli oyunları oynayamayacağım ama dışarıda internetten daha güzel şeyler var. Ben seyahat etmeyi seven biri olarak tek bir bölgeye bağlı kalarak yaşayamam. Çünkü Dünya’da bir sürü güzel şey var ve onları kaçırmadan bu hayattan ayrılmak beni rahatsız ediyor. O nedenle internete erişmesem de olur.
