Zihnimizin Gürültüsü

İnsan doğası gereği konuşarak anlaşır. Konuşmak zaten biz insanları diğer varlıklardan ayıran en temel özelliklerimizden biridir. Dertlerimizi, acılarımızı, sevinçlerimizi bu yolla diğerlerine aktarırız. Hatta konuşmak birçok insana rahatlık, huzur bile getiriyor diyebiliriz. Çünkü anlatarak omzumuzdaki yükleri hafifletiyoruz.

Ben hayatım boyunca paylaşarak yaşadığım zorlukları hafiflettim ve paylaşmak başlı başına bir güven meselesi olduğundan zamanla ister istemez paylaşımlarım da azaldı. Bazı insanlar her zaman çözümü paylaşarak, yardım alarak bulurken bazıları ise sorunlarını kendi kendine çözmede, sessizliklerinde buldu. Bu insanlarda dışarıdan çok sakin ve sessiz göründükleri için herhangi bir soruna sahip olmadıkları da düşünülebilir. Fakat ya onu bu hale getiren onun problemleri ise?

Ben sessiz, içine kapanık insanları hep daha yorgun ve hayata karşı daha cansız görüyorum. Hareketleri, davranışları onların isteksizliğini gösteriyor. Bu sayede anlayabiliyorum ki aslında kafalarında ne tilkiler dolaşıyor ve hayata ne tür korkunç bir güvensizlik ve tereddüt ile bakıyorlar. Gözlerinin solmuş feri onların isteksizliğini açıklıyor. Hani Mevlana’nın da dediği gibi ” Toprak gibi sessiz olduğum an bil ki; şimşek gibi gökte gürlüyor feryadım.” Yani aslında o kendi halinde olan insanların ne gibi acıları olabilir siz düşünün.

İnsanlar paylaşarak kafalarındaki sesleri dindirir ve paylaşacak birini bulamadığında bu, insanın içten içe kendini yemesine sebep olur. Mesela benim kafamdaki sesleri ne zaman susmamaya başlasa ben kendimi ailemin ya da artık güvendiğim o bir elin parmağını geçmeyecek insanda buluyorum. İnsanlar paylaşmak, dertlerine ortak biri olsun, yalnız kalmasınlar diye evleniyorlar. Belki de destek hayatta ihtiyacımız olan en büyük şeydir…

Bazen öyle anlar oluyor ki o çok paylaşan insanlar bile sessizliğe bürünebiliyorlar çünkü aslında o kadar övdüğümüz, ihtiyaç duyduğumuz paylaşmak bile bazen bize sığınak olamayabiliyor ve kendi sessizliğimize sığınabiliyoruz ama o anlarda bile bizim sessizliğimizi duyabilen insanlar olabiliyor, bizi gerçekten önemseyen ve anlayan insanlar. O kadar şanslı hissediyorsun ki onlara sahipken çünkü sessizliğinle bile çok şey anlatmış olabiliyorsun bazen. O insanlar sayesinde beynimizdeki gürültü diniyor işte.

Hayatınız boyunca sahip olduğunuz en önemli duyguyu, güveninizi ellerinizden almalarına asla izin vermeyin çünkü bu en büyük kaybınız olabilir. Çünkü Stephan Hawkin’in de dediği gibi ” Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir.” Eğer bir gün size de güveninizi kaybettirirlerse siz de gürültülü bir zihne ve yorgun bir ruha sahip olmak zorunda kalabilirsiniz.

(Visited 30 times, 1 visits today)