İnsanlar bazı konularda sessiz kalmaya ihtiyaç duyarlar gerek o konuya çok fazla hakim oldukları için gerek de o konu hakkında pek bir bilgi sahibi olmadıklarından dolayı.İnsanların dışa açılma süreci aşamalı bir durumdur.Sessiz bir insandan pat diye çok konuşkan birisi olmasını bekleyemeyiz çünkü sessiz kalmasına gömülü nedenlerini bilmemiz maalesef olağan değildir.O gizemleri çözmek için de her şeyin ilacı olan zamana ihtiyaç duyarız.
İlaç, etkisini göstermeye başladıkça açılan insanları yavaş yavaş çözmeye başlarız. Fakat zamanla da açılamayacak kadar sessiz insanlar vardır.İşte o insanların susma nedenleri sosyallik ile ilgili bir durum değildir.O kişi gündemde olan konu hakkında bizim tahmin edebileceğimizden daha fazla bilgiye sahiptir ve bu nedenle sessiz kalmayı tercih eder.Ne kadar bildiği şeyleri bizimle paylaşmak istese de bilgi düzeyi o kadar üst bir seviyededir ki bize nasıl aktaracağını bilemediği için susar.
Hayatımızın sonuna kadar hayatımıza yüzlerce insan girip çıkar ve sadece birkaç kişi hayatımızda kalıcı olur.O insanlar genellikle kolay bir şekilde iletişim kurduğumuz insanlardır.Bu nedenle sessiz bir kişiliğe sahip değilsek sessiz bir insanla arkadaşlık kurmayı çok fazla tercih etmeyiz.Böylelikle sessiz insanlar gittikçe yalnız kalıp ,çevrelerinden soyutlanırlar.Onların yalnız kalmasının en büyük nedenlerinden biri de onları anlayacak bir algı kapasitemizin olmayışıdır.
Sessiz insanları anlamak için onların gürültülü zihinlerindeki seslere kulak vermeliyiz.Ne zaman duyduğumuz o sesleri birleştirip anlamlı bir bütün oluşturursak işte o zaman zihinlerindeki gürültüyü bir şarkı halinde getirip,onların zihin ve düşünce yapılarını çözebiliriz.Onların algı seviyesine ulaşamasak da en azından onların düşünce yollarını takip edip,bize anlatmak istedikleri çoğu şeyi anlayabiliriz.İşte o zaman ,onları anladığımız zaman dünyanın gidişatını tamamen farkı yönlere yöneltebiliriz.
Toplumumuzda sessiz insanların gürültülü zihinlerine kulak veremediğimiz veya vermek istemediğimizden dolayı ortaya çoğu insanın görüşlerini değiştirecek olan bir düşünce beliriyor:ön yargı.Karşımızda zihinlerden silinmeyen Rus roman yazarı olan Dostoyevski’nin sözü çıkıyor: ‘İnsanlar seni çözemedikleri zaman ön yargılarını kullanırlar’.Mantıksal hareketlerin çözüm getiremediği durumlarda ortaya düşüncelerimiz çıkar.Bilinmeyen kişilikleri yargılayan düşünceler…
Kulak vermeye çekindiğimiz,korktuğumuz;milyonlarca düşünceler,kişilikler,zihinler dünya üzerinde hayatlarına devam ediyor.Belki de sadece bizim onlara kulak vermemizi bekleyen zihinler,sadece gürültüsünü şarkıya dönüştürmek isteyen zihinler.Bir diğer tarafta ise gürültünün duyulmaması için etraflarını yalıtımlarla çevreleyen kocaman bir insan sürüsü.Onların zihinlerindeki gürültüyü duymamız için önceliğimiz suskun zihinlere sahip olan gürültülü insanlar susturmaktır.İşte o zaman etrafa yavaş bir şekilde yayılacak olan ezgi,tüm sorularımızı teker teker cevaplayacak.