Siz sohbet etmek için kafa sesinizi mi tercih edersiniz? Siz de dilinizle değil de düşüncelerinizle konuştuğunuz için yadırgananlardan mısınız? Peki bu durum sizin fikirsiz, boş bir zihne sahip olduğunuzun göstergesi midir? Kesinlikle hayır! Zaten hangi insan tek bir saniyesini bile hiçbir şey düşünmeden, hiçbir şeyi kafasına takmadan geçirebilir ki?
Çoğu yazar ve şair düşüncelerinde boğulurken yazmaya başlamış, konuşmak yerine kafasında kurguladığı her şeyi kalemiyle diğer insanlara aktarmayı tercih etmiştir. Belki de konuşmaktan çekindiği için ya da var olan cesaretinin yasaklarla bastırılması sayesinde kalemi eline almıştır. Demek istediğim şu ki kimin neden sustuğunu ya da susturulduğunu bilemeyiz. O yüzden insanlar bu şekilde değerlendirilmemeli.
Bilim dünyasının sessiz dâhisi Stephen Hawking ‘’Sessiz insanlar en gürültülü zihinlere sahiptir.’’ diyerek kendi durumunu en iyi şekilde tasvir etmiştir. Hayatının en güzel yıllarında tekerlekli sandalyeye düşmüş, konuşma yetisini kaybetmiş fakat düşünmekten asla vazgeçmemiş ve evrenin bütün gürültülerini zihnine sığdırarak, dünyaya adını duyuracak keşiflere imza atılabileceğini kanıtlamıştır. O İnsanlık tarihinin en saygı duyduğu insanlardan biri olmayı konuşmadan başarmıştır.
İnsanları konuşmalarına göre yargıladığımız bir dünyada yaşıyoruz fakat ben susmanın çoğu zaman bir bilgelik, bir incelik içerdiğini düşünürüm. Eğer o insan susuyorsa sessiz kalmayı seçmesinde bir neden mutlaka vardır. Ve yine sessizliğin ardında yatan boş bir zihin değil zengin bir duygu dünyasıdır.
Çoğu zaman kafamızda dönüp duran düşüncelerimiz bizi sessizliğe itiyor. Çünkü bazen sadece durup kendi kendimize istişare yapmak en sakin ve belki de en etkili yol oluyor.
Sonuç olarak, ‘Sessiz insanlar en gürültücü zihinlere sahiptir.’ Doludur zihinleri ve sürekli konuşurlar içindekilerle. Tahmin edemeyeceğiniz kadar düşünür, üretirler. Karşınızda sürekli konuşanlardan farklıdırlar. Unutmayın; teneke de çok ses çıkarır ama boş bir gürültüden fazlası değildir.
Sessiz deha Hawking, ayaklarınızın altına değil yıldızlara bakmaya unutmayın derken, zihninin ne kadar geniş olduğunu da vurgulamıştır. Ve bize son bir öğüdü ‘çalışmayı asla bırakmayın, çalışmak size bir anlam ve amaç verir, bunlarsız bir hayat boştur.’
Sessizliği küçümsemeden, gürültülü zihinlerle geleceğe bir tuğla koyanlardan olmanız dileğiyle.