Zeka ve emek birbirinden çok zıt kavramlar da olsa belirli bir işi ortaya koyabilmek için ikisine de ihtiyaç duyarız. Zeka geliştirilebilen bir şey de olsa doğuştan gelir. Emek ise tamamen bizim belirli bir iş için harcadığımız süreyle orantılıdır. Peki asıl gereken şey zeka mıdır yoksa emek midir?
Belirli bir şeyi başarabilmek için onun üzerinde düşünmemiz ve zaman ayırmamız gerekir ve biz bu süreçten geçerken zeka kullandığımız şeylerden sadece biridir. Yani yaptığımız bir işi zeka geliştirir ama onu ortaya koyabilmek emek ister ve asıl zor olan şey de odur aslında. Mesela bizden yaratıcı bir şey düşünüp onu proje haline getirmemiz istendiğinde zeki bir öğrenci çok güzel bir proje fikri düşünebilir ama onu somut bir hale getirmesi için çok fazla zaman ayırması gerekir. Eğer bunu yapmazsa da o güzel fikri düşünmeyen insanla aynı seviyeye gelmiş olur. Bunu Sofokles’in ” Emek olmadan hiçbir şey yetişmez.” sözünden de anlayabiliriz.
Tabii ki emeğin önemli olması zekayı değersiz yapmaz. Çünkü bir şey üretebilmek için de belirli bir zeka seviyesinin üstünde olmak gerekir ya da bir şey üretseniz bile onu doğru vakitte ortaya çıkarmak da çok önemlidir. Bu aşamada da zeka devreye giriyor. Örnek vermek gerekirse yeni bir yatırım yapmak istiyorsanız ve bu iş için çok fazla zaman harcadıysanız doğru zamanı beklemeniz gerekir ki her şey yolunda gidebilsin ya da bir şirket açmak istiyorsanız ve aklınızda daha önce hiç yapılmamış bir şey varsa bu şirketi de doğru zamanda seçmek gerekir. Ayrıca yeni bir ofis bile açsanız o ofisin nerede olduğu gibi şeyleri en iyi şekilde düşünebilmek gerekir. Yine de bütün bu verdiğim örneklerde bir kişi zekasını kullanmazsa da ayakta kalabilir çok fazla emek verdiği için. Mesela herhangi bir insan ofisini nerede açması gerektiğine hiç düşünmeden karar verdiyse ve yanında ondan daha iyi ofislerin olduğu yeri de seçse çok fazla mesai harcaması ve müşterilerle arasını çok iyi tutması durumunda müşteriler bu yeni ofisi tercih edebilir.
Zeka ve emeğin de tartışma konusu olduğu yerlerden biri de okullar. Okullarda genellikle zeki ama çalışmayan, zeki ve çalışan ve son olarak da zeka seviyesi normal olup derslerini çalışan ve sorumluluklarını yerine getiren öğrenci tipleri gözlemlenir ve veli toplantılarında bazı talebeler için zeki ama çalışmıyor yorumunu duyarız. Bu da zekanın yanında emek olmazsa bir şey elde edilemeyeceğini bize gösteriyor. Ayrıca en iyi yorumları da zeki ve çalışan öğrenciler için duyarız. Bu da zeka ve emeğin birbirini tamamlayan iki kavram olduğunu bize gösterir.
Bütün bu verdiğim örnekler sonucunda ben Aziz Sancar’ın ” Çoğu insan zekaya inanır. Ben inanmıyorum. Bizi birbirimizden ayıran emektir. Ben çalışmaya inanıyorum.” sözüne katılıyorum.