Zaman makinesinin mucidi olmak, her ne kadar heyecan verici olsa da, bir o kadar da korkutucuydu. İnsanlık için büyük bir adım atmıştım ve artık geri dönüş yoktu. İlk denememde gözlerimi kapattım ve düşünmek bile istemedim. Sadece hedefimi belirlemiştim, o anı yaşamalıydım. O an tüm hayatımı değiştirecekti. Artık hazırdım.
Butonlara dokundum ve makinem çalışmaya başladı. Bir ışık hüzmesiyle çevrili bir şekilde dönmeye başladım. Anı yaşamak için sabırsızlanıyordum. Ve birden her şey durdu. Gözlerimi açtığımda, etrafımda sadece yeşilliklerin arasında kocaman bir orman vardı. İşte ilk yolculuğumun başladığı yer burasıydı.
Ormanın gizemli atmosferi içinde yürümeye başladım. Kuş cıvıltıları arasında yürüyordum ve huzuru hissediyordum. Bu anı yaşamak gerçekten büyüleyiciydi. Daha önce hiç böylesine doğal bir ortamda bulunmamıştım. Yolculuğuma devam ettim ve bir nehrin kenarına vardım.
Nehir kenarında oturup suyun akışını izlemeye başladım. O an, zaman makinesinin mucidi olmanın verdiği gururu ve mutluluğu hissettim. Sonsuza kadar bu anı yaşamak istedim. Ama biliyordum ki başka zamanlara gitmeli ve belki de insanlığın kaderini değiştirmeliydim.
Bu ilk yolculuğum, benim için unutulmaz bir deneyimdi. Artık geçmişe, geleceğe ve hatta paralel evrenlere yolculuk yapabilirdim. İnsanlık için büyük bir adım atmıştım ve bundan sonrası için daha da heyecanlı olacağını biliyordum. Zaman makinesinin mucidi olmanın sorumluluğuyla birlikte sonsuz olanaklarla dolu bir dünya keşfetmek için sabırsızlanıyordum.