ZAMANDA YOLCULUK

Bir gün, on beş yaşlarında bir lise öğrencisi olan Can, geçmişi merak ettiği için bir makine icat etmeye karar vermiş. Bu makine, Can’ın zamanda yolculuk yapmasını sağlayacak tabanca şeklinde bir aletmiş. Nereye gideceğini ve gittiği yerde ne kadar kalacağını makine üzerinde ayarlaması yeterliymiş. Gerekli ayarları yaptıktan sonra, Can kendisini nişan alıp ve kendisine ateş ederek, birkaç saniye içinde istediği yerde oluyormuş. Can öncelikle dinozorların zamanına gitmiş iki saatliğine. Orada bir çizgi roman yazmış, dinozorlara Türkçe, matematik ve daha birçok şey öğretmiş. Nesillerinin nasıl tükeneceğini ve kendilerini nasıl koruyabileceklerini anlatmış. Özellikle dinozorların nasıl daha güzel bir yaşam sürdürebileceklerini anlatmış. İki saat dolmuş, dinozorlara “Yine görüşürüz” demiş ve evine dönmüş. Sonrasında on beş dakikalığına mamutların zamanına gitmek istemiş. İlk beş dakikada insanlara mamutlarla arkadaş olmayı öğretmiş. İnsanlara daha az et, daha çok meyve sebze tüketmeleri gerektiğini söylemiş. Bunun için birlikte meyve sebze aramaya başlamışlar. Can tam o sırada sebze tarlasının yanında büyük bir buğday tarlası olduğunu görmüş ve “Bu buğdaylardan ekmek yapabiliriz!” demiş. Hep birlikte buğdaydan ekmek yapmışlar, taze sebze ve meyveleri yıkayıp yemişler, sonrasında kısa da olsa bir süreliğine oyun bile oynamışlar. Onlar Can’a hediye olarak bir mamut dişi vermiş, Can da onlara teşekkür etmiş ve evine geri dönmüş. Sonrasında on beş saatliğine büyük dede ve büyük anneannesini görmek için yine geçmişe gitmiş. Mamut dişini onlara hediye etmeye karar vermiş. Birlikte dört saat oyun oynamışlar, film izlemişler ve yemek yemişler. Dokuz saat uyumuşlar. Sabah iki saat kahvaltı etmişler ve oyun oynamışlar. Gitme zamanı gelince birbirlerine veda etmişler. Günümüze geri döndüğünde Can evde kanepeye uzanmış ve kendi kendine demiş ki “Bir kişinin deliliği, bir diğerinin gerçekliğidir”.

(Visited 332 times, 1 visits today)