Zamana Karşı Yarış

Normal bir gündü, sınıfa nöbetçi öğretmen girip dersi böldü. Üç hafta sona okullar arası bir maratonun olacağını ve okulumuzu temsil edecek öğrenciyi seçmek için haftaya salı eleme yarışlarının olacağını ve yarışta yer almak isteyenlerin isimlerini yarına kadar bir listeye yazdırmaları gerektiğini söyleyip gitti. Tenefüste bizim sınıfta kim sporla uğraşıyorsa herkes listeye adını yazdırdı. Bu yarışı, yeteneğimi kanıtlayabilmek için bir şans olarak görüp listeye kendi adımı yazdırdım. Eleme yarışlerı haftaya olacaktı ve bu nedenden dolayı tüm hafta okul sonrasında  hiç bıkmadan, durmadan ve yorulmadan koştum. Eleme yarışının olduğu gün geldiğinde üzerimde spor formasıyla okula gittim. İkinci ders yarışmaya katılan herkesi spor salonuna çağırıldı. Spor salonuna indiğimde çoğu kişinin sporcu fiziğine sahip olduğunu fark ettim ve yarışmayı birinci bitiremeyeceğim diye bir korku hissettim fakat bu beni korkutmadı. Koşucuların arasına girip yarışma için esneme hareketleri yapmaya başladım. Beden öğretmenimiz hakemlik yapacaktı, hoca geri sayıma başladığında çok endişelenmiştim, kendi kendime ”Hayır! Korkularımın ve endişelerimin beni başarısızlığa yönlendirmeyecek.” deyip kendimi motive ettim. Yarış başladığında herkes çok hızlı başlamıştı fakat mesafenin yarısına geldiğinde koşucuların büyük bir kısmı yavaşlamaya başlamıştı. Onlara bakmadan sabit bir hızda koşmaya devam ettim. Bitiş çizgisine çok yakındım ve önümde kimse yoktu. En sonunda yarışı birinci bitirdim. Benim sınıfımdan kimse yarışı birinci bitireceğimi düşünmemişti. Sınıf hocamız yarıştan sonra beni birinciliğimi kutladı. Sınıfa doğru giderken nöbetçi öğrencilerden biris beni yanına çekip okullararası maratonun iki hafta sonra olacağını söyleyip antrenman yapmaya başlamamı önerdi. O gün eve geldiğimde yorgunluktan yatağa direk düştüm. Okuldaki yarışı kazanmak benim için yeterli olmadığını düşündüm ve yarın antrenmana başlamaya karar verdim.

Bir sonraki günlerde her öğünden önce birkaç yüz metre koştum, uyandıktan sora esneme hareketi yaptım ve yediklerimi kontrol ettim. Günler geçti ve büyük gün geldi fakat o gün tam çıkacaktım kardeşim beni oyun oynamaya çağırdı. Kardeşimi üzmek istemediğimden onunla yarım saat oyun oynadım. Saatime baktığımda gözlerime inanamamıştım. kendime ”Fazla vaktim yok, bu durumdan bir an önce kurtulmalıyım” dedim ve kerdeşime gitmem gerektiğini söyleyip maratonun olacağı yere koşa koşa gittim. Diğer okullardan gelen koşucuları gördüğümde aceleyle üstümü değiştirip bsşlsngıç çizgisine geçtim. Hakem geri sayıma başladığında başlangıç pozisyonumu alldım. Hakem silahını ateşlediğinde tüm gücümle koştum. Beş kilometre civarında bir mesafe koşacaktım o yüzden hızlı başlayıp kendime avantaj kazandırmak istedim, bu sayede yarışın devamını yavaş tempoyla koşabilirdim. Taktiğim işe yaramıştı, hem en öndeydim hem de maratonun devamında kendimi zorlamama gerek yoktu. Bitiş çizgisine az bir mesafe kaldığında diğer koşuculardan birisi bana yetişiyordu. Arkama döndüğümde onun gid gide yaklaştığını gördüm, bu beni korkutmamış gibi yüzünde garip bir gülüş oluştu. Kaybetmemek için de ben süratime sürat katıp koşabildiğim son hızda bitiş çizgisine koşuyordum. Koşucu tam bana yaklaşıyordu ki bitiş çizgisini geçip birinciliğe el koydum.

O gün, elimde  madalyayla bir şampiyon olarak gelmiştim eve fakat maratonu birinci bitirme sevinci beni yorgunluktan yatağa düşmemi engelleyemedi.

(Visited 74 times, 1 visits today)