Zaman Yönetimi

İrem her sabah erkenden kalkar, akşamları ise yorgun bir şekilde yatağına düşerdi. Günler birbirini kovalarken hiç bitmeyen bir koşuşturmaca içinde kayboluyordu. Her sabah yeni bir listeyle işe başlar, akşam olduğunda ise bitmeyen işler yüzünden aynı listeyi ertesi güne devrederdi. Ne kadar uğraşsa da zaman ona yetmiyordu. Bir sabah kahvesini içerken takviminin ne kadar dolu olduğunu fark etti. Birkaç hafta sonrasına bile plan yapmış  fakat o an bile yapılacaklar listesinin üstesinden gelememişti.

Saatin hızla geçtiğini, bir türlü bitmeyen görevlerin arasında kaybolduğunu fark etti. Her gün bir yenisi eklenen işler ve geç kalan teslimatlar, ona yalnızca tükenmişlik hissi veriyordu. “Buna nasıl geldim?” diye düşündü. İşlerin, günlerin içinde kaybolan saatlerin ona zamanın ne kadar hızlı geçtiğini ve aslında zamanın yönetilemeyeceğini fısıldadığını fark etti.

İçinden gelen bu ses, İrem’i derinden sarstı. Gerçekten de tüm bu koşturmacanın bir anlamı yoktu. Zamanı kontrol etmeye çalışmak, onun yerine kendisinin zaman tarafından kontrol edilmesine yol açıyordu. Bir şeyler değiştirmeye karar verdi. Zamanı yönetmeye çalışmayı bırakacak, onun akışına uyum sağlamayı öğrenecekti. Sonunda ne kadar uğraşırsa uğraşsın zamanı yönetemeyen, sonunda zaman tarafından yönetilir.

(Visited 5 times, 1 visits today)