Bir gün kazayla zaman makinem ile dinozor çağına ışınlandım. Şimdi size bu yolculuğumu anlatacağım.
Bir gün zaman makinem üzerinde çalışırken bir anda geçiş zamana ışınlandım. Ne olduğunu anlayamadım ve çok korktum. Fakat dinozorlar hakkına çalışmalarım vardı ve şu an onları devam ettirebilmem için büyük bir fırsattı. Hemen çalışmalarımda olan dinozor türlerini aramaya koyuldum. Saat çok geç olmuştu ve ben hâlâ bana gereken dinozor türlerini bulamamıştım. Neyse ki yanımda her zaman bulundurduğum bir çanta vardı. İçinde çadır, yeteri kadar su ve yiyecek, fener, bıçak, kağıt, kalem, ilk yardım seti ve uyku tulumu vardı. Hemen çadırımı kurup içine gerekli şeyleri koydum. Gece tehlikeli dinozorlar buraya yaklaşmasın diye, ateş yakmak istedim. Hemen odun bulmaya gittim. Dikenli çalıların arasından geçmeye çalışırken değişik sesler duydum. Sese doğru gittim ve bir de ne göreyim? Küçücük yavru bir dinozor yerde can çekişiyor. Dikenler vücuduna batmış her yeri kanıyor. Ayrıca hem çok korkmuş ve üşümüş görünüyordu. Hemen yavru dinozoru çadırıma götürdüm, dikenlerini yavaşça vücudundan aldım ve pansuman yaptım. Neyse ki bu dinozoru bulmuştum yoksa ölebilirdi. Ertesi gün dinozorun beni yalamasıyla uyandım. İyi görünüyordu, çok mutlu olmuştum. Benim o gün artık eve dönmem gerekiyordu. Hemen çantamı topladım, çadırımı söktüm ve yola koyuldum. Minik dinozor ortalıkta görünmüyordu. Muhtemelen o da evine dönmüştür diye düşündüm. Yürürken çantam sanki çok ağırdı. Umursamayıp eve döndüm. Çantamı boşaltırken bir baktım minik dinozor da benimle gelmiş. Galiba beni çok sevmişti. Ben de dedim ki hadi sana bir isim koyalım. Bu minik dinozor şu an benimle beraber yaşıyor ve adı da Dino. Benim en iyi dostum o. İyi ki kazayla dinozor çağına ışınlanmışım.