Zaman makinesini icat ettikten sonra, uzun zamandır planladığım ancak gerçekleştiremediğim bir tatil için hazırlıklara başladım. O gece, yapacağım şeyleri düşünerek uyudum ve ertesi sabah heyecanla uyandım. Hemen hazırlanıp, acele etmeden evimin gizli odasına gittim. Orada, zaman makinesini titizlikle kontrol ettim. Nereye gitmek istediğimi düşündüm ve kararımı verdim: İspanya.
Zaman makinesinin kontrollerini ustalıkla ayarladıktan sonra, gitmek istediğim yerin adını yazdım ve düğmeye bastım. Makine etrafımda bir ışık hüzmesi oluşturdu ve birkaç dakika boyunca içinde olduğumu hissettim. Fakat beklediğim gibi İspanya’ya değil, tamamen farklı bir yere vardım. Soğuk bir iklim ve tuhaf bir ortamla karşılaştım. Endişelendim çünkü bu beklediğim şey değildi ve makinenin düğmelerine bastım ancak hiçbir tepki vermedi. Uzaklarda duman sütunları yükseliyordu.
Merakla dumanların geldiği yöne doğru ilerledim ve yaklaştıkça sesler duymaya başladım. Arkamda birinin beni takip ettiğini düşündüm, ama dönüp baktığımda kimse yoktu. Koşmaya başladım ve bir anda korkunç bir çığlık duydum. Durdum ve etrafıma baktım, bir yangın başlamıştı ve hızla büyüyordu. Birinin sesi, yangının içinden gelerek beni çağırıyordu. Korkuyla içine doğru girdim ve derinliklerden gelen çığlıklar artmaya başladı. Ne olduğunu anlamadan, birden kendi ülkeme geri döndüm.
Hala yaşadığım deneyimin şaşkınlığını üzerimden atamıyorum ve neyin gerçek neyin rüya olduğunu anlamak için zaman gerekecek gibi görünüyor.