Gözlerimi kapatıp hayallere daldığımda, bir anda her yerden sesler gelmeye başladı. Yoğun bir uğultu içerisinde gözlerimi açtım ve etrafımda yanıp sönen ışıklar vardı; zaman kapsülü içerisinde olduğumu fark ettim. Önümdeki minik ekranda 2030 yılında olduğum yazıyordu. Kapsülden çıkmak için kapıyı açtım ve kendimi 21 yaşına gelmiş genç bir kız olarak buldum. Etrafıma bakındım çok güzel bir üniversitenin bahçesinde olduğumu fark ettim ki burası hep küçüklüğümde hayal kurduğum üniversitenin mimarlık bölümünün bahçesiydi. Tüm öğrenciler telaş içerisinde derslerine yetişmeye çalışıyorlardı. Ben de onların peşlerine kapılarak bir sınıfa girdim. İçerisi çok büyük bir çizim stüdyosuydu ve stüdyodaki tüm öğrenciler masalarında oturmuş yaptıkları çizimler üzerinde tartışıyorlardı. Boş bir masa bulup oturdum hemen bende sınıf tahtasında yazılı olan konu hakkında kağıda bir şeyler karalamaya başladım. Amacım ortaya güzel fikirlerle dolu bir çizim çıkartmak ve sınıftaki diğer öğrencilerin arasına girip onlar ile yapmış olduğum çizim hakkında konuşmaktı.
Stüdyo dersindeki görevli hoca yanıma geldi ve daha önce beni bu derste görmediğini ekrandan yeni öğrenci girişi olup olmadığını adeta beni sorgular gözlerle kontrol ettiğini söyledi. Ne yapacağımı şaşırmıştım, gerçekleri söylesem nasıl inanırdı ki? Ben bile inanamıyordum camdan yansımış halime, büyümüş ayaklarıma, ellerime, kollarıma hatta konuştuğum sesime. Yeni olduğumu geçiştirerek söyledim. İçimdeki sese güvendim, büyüklerim konuşurken iyi bir dinleyiciydim, başarırdım, hem büyük büyük konuşmak o kadar da zor olmamalıydı. Bildiğim bir iki tasarım planını anlattım, hocanın tam içine sinmese de beni sorgulayan gözleri biraz daha rahatlamıştı. Bunu da atlattığıma göre esas mesele öğrencilerdi neyse ki bu konuda çok şanslıydım hemen bana yardım eden konuşup sohbet eden eğlenceli arkadaşlarım oldu. Hatta o kadar komikti ki bize 12 yaşımızı hatırlatıyorsun Alkım diye espri yapmaya bile başlamışlardı. Dersler bitti ben arkadaşlarımla takılırken içimde ki merak her yerimi sarıyordu, arabalar değişmiş, binalar değişmiş hatta elimde taşıdığım telefonum bile değişmişti.
En başta ben değişmiştim ve bu beni tanımak harika bir şeydi. Hayallerim gerçekleşmişti, başarmıştım. Peki ben tüm bunları yaparken buradayken annem ve babam hatta köpeğim ve kedim nerelerdelerdi? Bir anda panik oldum ya bir daha onları göremezsem ne yapardım? Bu düşünceyle daha fazla başa çıkamayacağıma karar verdim ve panikle buraya geldiğim yere gitmek için koştum hatta uçtum. Bir iz bir işaret olmalıydı beni geri götürecek bir şey. Az ileride gözlerimi kamaştıran, çocukluğumda sahilden toplamayı çok sevdiğim taş parçası gördüm. Evet! bu bir işaret olmalıydı hemen avucuma aldım, gözlerimi kapadım ve var gücümle ailemi evimde hayal ettim. Etrafımda yine aynı uğultular ve aynı ışıklar içinde gözlerimi açtığımda bir çift göz dünyanın en güzel gülümsemesiyle bana bakıyordu. Annem… Nasıl sarıldığımı hatırlamıyorum bile. Ben ne yaşamıştım? İçimde ki umut güven inanılmaz arttı başarı duygusu her yerimi sardı belki şu an yapacak çok şey var ama hayallerimin peşini asla bırakmayacağım ve bu yolda bana destek olan ailemin de.
ZAMAN MAKİNESİ
(Visited 35 times, 1 visits today)