Zaman Daralıyor

Zaman gittikçe azalıyor. İnsanların merakı, ölümsüzlük aşkı ise bir o kadar artıyor. Herkes bana bu kadar güvenirken, ben nasıl başarısız olurum? Benim gibi başarılı bir simyacının “Başaramadı, ölümsüzlük iksirini bulamadı.” diye anılması ne kadar acı bir durumdur! Merak etmeyin ki vazifemi gerçekleştirmek için elimden geleni yapacağım, sonunda canımı vermek olsa bile.

Yıllar yılları kovaladı. Biraz da olsa ihtiyarladım. Hemen hemen her hafta yeni bir formül, yeni bir fikir üretiyordum. İlk iksirim at kılı, ördek yumurtası, zencefil ve sarısabırdı. Atın kararlılığı, ördeğin çabalaması, zencefilin ağrı geçirmesi ve sarısabırın cildi gençleştirmesi oldukça iyi bir karışım yaptığımı gösteriyordu. Altın gibi parıldayan iksirimi şişeleyip orkidemin dibine döktüm. Çiçeğim aniden boynunu büktü ve öldü. Sanırım yolunda gitmeyen şeyler vardı.

Atölyemi ziyaret eden kişiler her geldiklerinde korkuya kapılıyorlardı. Özellikle iksirimi denediğim orkidelerin olduğu odaya gelince. Açıkçası benim bile kendimden korktuğum zamanlar oluyordu. Bu sefer ravent kökü, kedi tırnağı ve kaplumbağa derisi kullanmayı denedim. Kaplumbağanın uzun yıllar süren ömrü, kedinin avcı içgüdüsü ve ravent kökünün bedeni kuvvetlendirmesi bir önceki iksirimin içeriğinden daha iyi gözkmüştü. Maalesef bu iksir de tıpkı diğerlerinde olduğu gibi başarısız olmuştu. Hatta orkidenin yaprakları bir anda yanıp küllere dönüşmüştü. Olduğum yerde saymak, doğru düzgün bir ilerleme kaydedemiyor olmak canımı öylesine sıkıyordu ki! Yine de ne olursa olsun başaracağıma inanmak zorundaydım.

15 yıl geçmişti son yaptığım denemenin üstünden. Vücudum gittikçe çöküyor, neşemi kaybediyordum. Ölümümün yakın olduğunu hissedebiliyordum. Zaten ailem yoktu, yani vardı evet ama onlar benim ailem değillerdi. Ölümsüzlüğü bulmaya çalışırken kendi ömrümün sonuna geldiğimin farkına bile varmamış, varamamıştım. Son günlerimi yatarak değil, amacıma ulaşmaya çalışarak geçirmek için ayaklandım ve belki de son bir kez atölyeme doğru yöneldim.

Kafamda deli sorular… Bu zamana kadar yaptığım şeylerden yanlış olan neydi? Denediğim yüzlerce hatta binlerce iksirin bir tanesi bile başarılı olamamıştı. Biraz düşününce fark ettiğim bir şey oldu, ölümsüzlüğü ararken ölümün kendisini hiç kullanmamıştım. Hep yaşayan, vücuda iyi gelen içeriklerle yapmıştım iksirlerimi ve tümü ters tepmiş, ölümsüzlüğe değil ölüme yol açmışlardı. Kim bilir, belki…

Bunları düşünürken nefesimin kesildiğini, son dakikalarımı yaşadığımı hissettim. Son kez bir iksir hazırlamaya geçtim. Bu sefer sadece yılan zehri ekleyip kaynatmaya başladım. Gittikçe vaktimin daraldığını hissedebiliyordum. Son nefesimi verirken, saçımın bir telini koparıp kazanın içine attım.

 

Aniden gözlerimi açtım. Ellerime baktığımda çok genç gözüküyorlardı. Neler olup bittiğini anlayamamıştım ama aynanın karşısına geçtiğimde oldukça gençleştiğimi fark ettim. Kazanda kaynayan iksirime baktığımda, yeşil-siyah karışımı dumanlar çıkardığını gördüm. Ölmeden bir saniye önce bu dumana maruz kalmıştım. Bu da demektir ki… Ölümsüzlük iksirini bulmuştum!

(Visited 8 times, 1 visits today)