Her şey birinin zaman makinesi icat etmesiyle başladı. Gönüllü arıyorlardı ve ben gönüllü oldum. Makinenin içine girdiğimde başım dönmeye başladı, mavi bir deliğin içine giriyordum; sonsuza kadar gidiyor gibi gözüküyordu. Birden bir ışık gördüm, ışığın içine girdiğimde kocaman bir ışık patlamasına tanık oldum ve bayılmışım.
Uyandığımda 1939’daydım, şansıma Viyana’daydım. “Viyana Güzel Sanatlar Okulu”ndaki jüriler yerine ben geçtim ve Hitler’i okula kabul ettim. Geri dönerken bir arıza yaşandı ve makine beni şimdiden, yani sizin için şimdiden 1 saat sonrasına ışınladı. Haritaya baktığımda Almanya yoktu; benim Hitler için kabulümden sonra gerçek jüriler beni öldürmek için ant içmiş.
Einstein hiç Amerika’ya kaçmadığı için atom bombasını Almanya’da yapıyor. Jüriler hala Almanya’da olduğumu zannedip atom bombasını antlaşma ile alıyorlar ve patlatıyorlar. Artık Almanya, Fransa’nın bir parçası olmuş. Bunu düzeltmeye gittim; anlaşılan zamanı akışına göre bırakmalıyız.