Yüzme Yarışım: Sakarya

Merhaba değerli okuyucular bugün sizlere Sakarya’daki yüzme yarışı anımı anlatacağım.

6. sınıfa gidiyordum. Yüzmek benim için bir hayat tarzıydı. O zamanlar daha iyi yüzüyordum. Okul takımındaydım ve takımla beraber her gün antrenman yapıyorduk. Ve o gün gelip çattı. Okulda dersteyken okul nöbetçileri geldi ve bizi beden eğitimi hocamız Musa Hocanın çağırdığını söyledi. Herkes çok heyecanlıydı çünkü hocamızın ne diyeceğini bilmiyorduk ama tahmin edebiliyorduk. Tahminlerimiz doğru çıktı. Konu okulun yüzme takımının gideceği yüzme yarışıydı. Hepimiz hocamızı dinledikten sonra derslerimize döndük. Okul bitip eve geldiğimde annemden ve babamdan izin almak için konuyu açtım. Evet izin almıştım ve yarışa gidiyordum. Heyecanla yarış günün gelmesini bekledim ve o gün gelip çatmıştı. Okul çıkışı eve gittim ve valizimi hazırladım ve otobüsün hareket edeceği okulum bahçesine geldim. Annem babam ve kardeşimle vedalaştıktan sonra otobüse bindim ve yolculuğum başladı.

Yolumuz biraz uzundu ama yolculuğum gayet iyi geçmişti ve sonunda kalacağımız yer olan özel bir üniversite yurduna vardık. İlk önce hocalarımız nerede ve hangi odalarda kalacağımızı gösterdiler ve sonra da bizi serbest bıraktılar. Akşam vardığımız için herkes açtı ve kampüsün yemekhanesinde karnımızı doyurup odalarımıza çekildik. Odalarımıza geldikten sonra hepimiz yol yorgunu olduğumuz için uyuduk. Ertesi sabaha dinç bir şekilde kalktık ve yurdun lobisinde toplanıp kahvaltı yapmak için yemekhaneye doğru yola koyulduk. O gün benim yarışım yoktu o yüzden kahvaltımı yarışı olan arkadaşlarıma göre biraz daha yavaş ve rahat yaptım. Kahvaltımız bittikten sonra odalarımıza gidip yarışa gitmek üzere hazırlandık. Dediğim gibi benim yarışım yoktu ama izlemek için gidiyordum. Herkes hazırlandıktan sonra yola çıktık. Gideceğimiz yer bize 15 dakikalık uzaklıktaydı. Havuza vardıktan sonra her takımın ısınma ve antrenman yapmak için yarıştan önce kendi kulvarında 1 – 1 buçuk saat izini vardı. Bizim arkadaşlar da hemen duşlarını alıp havuza girdiler. Isınmalarını yaptıktan sonra yarışmanın açılış töreni yapıldı ve hakemler yerlerini aldılar. Yaklaşık 10 dakika sonra yarışma başladı. O gün yarışması olan arkadaşlarımızın yarışları bittikten sonra kaldığımız yurda geri döndük. Vakit akşam üstü olmuştu ve hepimiz çok acıkmıştık ve yine yemekhanede akşam yemeğimizi yedikten sonra odalarımıza çekildik. Arkadaşlarla gece kampüsün bilardo salonuna inip bilardo oynadık. Hepimizin uykusu gelince de odalarımıza çıkıp uyuduk. O sabah önceki gece biraz geç yattığımız için biraz zor kalktık ama yine de kalmayı başarabildik.

Her zamanki gibi lobide toplanıp kahvaltıya gittik ve kahvaltımızı yaptıktan sonrada odalarımıza çıkıp hazırlandık. Ben yarışımın ertesi gün olacağını o gün öğrendim. Yani benim o gün de yarışım yoktu. Ama yine de yarışı izlemek yurtta tek kalmaktan daha eğlenceli olacağı için yarışı izlemeye gittim. Söz konusu yarış bir öncekine oranla daha hızlı başlayıp daha hızlı bitti. O yüzden yurda geri döndüğümüzde bize biraz daha fazla zaman kalmıştı. Bundan yararlanarak dışarıda yemeye karar verdik. Yüzme hocamızın bir akrabası bize kısa bir Sakarya turu yaptırdıktan sonra bizi güzel bir restorana götürdü ve akşam yemeğimizi burada yedikten sonra yine kaldığımız yurda geri döndük. Ertesi gün yarışım olduğu için heyecanlıydım ve iyi dinlenmem gerektiğini biliyordum bu yüzden de biraz erken yattım. Sabah kalktığımda kendimi gayet kuvvetli ve dinç hissediyordum. Yine lobide toplandık ve kahvaltımızı yaptık. Bugün yarışım olduğu için heyecandan kahvaltıda pek bir şey yiyemedim. Kahvaltımız sona erdikten sonra odalarımıza çıktık ve yarışa gitmek üzere hazırlandık. Havuza vardığımız zaman heyecanım biraz olsun dinmişti. Isınmaya başladık ve çok geçmeden başka okuldan çocuklar benim kilomla dalga geçmeye başladılar. Bana “fıçı” diyorlar kendi aralarında espri yapıp kendileri gülüyorlardı. Ama ben asla moralimi bozmadım ve ısınmama devam ettim. Ve o an gelmişti. Hakemler yerlerimizi almamızı söylediler. İlk düdük pozisyonumuzu almamız ve kıpırdamamamız içindi. İkinci düdük çaldığında ise balıklama atladık hepimiz. Herkes elinden geldiği kadar iyi yüzüyordu ama tabi ki aramızda farklar vardı. Son 25 metreye geldiğimde yarışı birincilikle götürüyordum ama bir şanssızlık sonucu ayağıma kramp girdi ve diğer yarışmacıların gerisinde kaldım. O an yaşadığım hayal kırıklığını size anlatmamın mümkünatı yok. Yarış bittiğinde ikinci olmuştum. Hem seviniyor hem de üzülüyordum. Ama her şeye rağmen bir derece yapmış, bana gülen ve benimle dalga geçen çocukları ise geçmiştim. Bu da böyle bir anımdır. Okuduğunuz için teşekkürler bir başka yazımda görüşmek üzere.

(Visited 163 times, 1 visits today)