Yüz 10 Altı

Bütün gün düşüncelerimin içinde kaybolup giderken aslında tek bir sorunun beni düşüncelere boğduğunun farkına varmam için fazlaca zaman geçmesi gerekti. Bu soru ise içimdeki bu geçmek bilmeyen acıyı nasıl dindireceğim idi.

  Saatlerdir bir sürü yol denemiştim ama hiç biri bana acı veren bu saçma gerçeklerden beni biraz da olsa uzaklaştıramadı. Ne kadar güvendiğim kapı varsa hepsi yüzüme kapandı bir anda ve ben daha ne olduğunu anlayamazken bunların üstüne artık insanların gerçekten çok hızlı değişen varlıklar olduğunu öğrenmem de eklenince çok yıprandım. Kabullenmek o kadar zormuş ki böyle şeyleri,ilk defa insanlar tarafından kırılmış olmamama rağmen çok canım yandı. Biliyorum zamanla geçicek bu acı . Önce yavaş yavaş hafiflemeye başlıyıcak ben unutmaya başladıkça sonra da tamamen unutacağım ve geçicek her şey. Kolay olmayan tarafı ise bana bunları unuturacak olan aktiviteyi daha keşfedememiş oluşum. Benim ihtiyacım olan şeyi ne kadar biliyorum   bana yeni bir dünya lazım , farklı bir insan olarak dünyaya bakmam lazım desem de bunu nasıl yapabileceğimi bilmiyorum. Tüm gün bu ruh halinin vermiş olduğu rahatsızlıkla minik evimin en sevdiğim yanı olan pencere kenarındaki tek kişilik koltuğa kendimi teslim ediyorum.

Koltukta otururken etrafıma dikkatlice bakıyorum bir süre. Her yer beyaza bürünmüş durumda . Bu beyazlığın arasında iki silüet var. Bunlar iki tane genç, birbirlerine kar

topu fırlatırlarken ki neşe dolu bağırışları evime kadar geliyor.Yüzleri kızarmış bir çok insan geçip gidiyor penceremin önünden. Bu soğuk havaya göre fazlaca ince olan örgü hırkamın tek düğmesi kopuk. Aylardır dikmeye üşendiğim bu düğme o kadar gözüme çarpıyor ki şu anda yine de dikmek istemiyorum çünkü bana beni hatırlatıyor o düğme. Hırkanın çok ince olduğunu farketmiş olmamla beraber gelen üşüme hissi de bana hala yaşıyor olduğumun bir hatırlatıcısı niteliğinde.Bana ihanet etmemiş tek canlı olabilicek minik kedim ise yanıma sokulma çabalarında.Şu anda boş bir hayat yaşıyor oluşumun verdiği rahatsız edici dürtüyle yanımdaki sehpada duran İstanbulun o çok sevdiğim ara sokaklarından birinde karşıma çıkmış küçük sahaftan aldığım eski ama kalın olan kitaba uzanıyorum.

Kaç saattir o kitabın içinde kayboluyorum bilmiyorum . Saate bakma dürtüsü yüzünden anlayamadığım birkaç sayfa sonunda daha fazla kitaptan bir şey kaybetmemek istediğim için saate bakmadan önce kaldığım sayfa gözüme çarpıyor.Sayfa:115. Saate baktığımda ise daha bir saatin bile geçmiş olmadığının farkına varıyorum. Kitabın içinde kayboluyor oluşum ve kitabın hızlı ilerlediğini anlayışım sayesinde içimi buruk ama tatlı bir mutluluk sarıyor. Hayata farklı bir bakış açışıyla bakabileceğim yerin aslında çok yakınımda olduğunu farkediyorum. Yanımdaki minik sehpanın üzerinde.

İçimdeki bu küçük mutluluk ve farkediş duygusuyla hemencecik bitirdiğim sayfayı çeviriyorum. Kitabın 116. sayfasında karşıma el yazısıyla yazılmış olan bir telefon numarası çıkıyor.Telefon numarasının hemen altında ise benim asıl dikkatimi çeken başlık . Başlıkta yazan şey ise HAYATA YENİ BİR PENCEREDEN BAKMAK .Tam da aradığım şeyi veriyor hayat bana şu anda. Okunması zor olan el yazısı rakamları okuyabilmek için kitabı kendime yaklaştırıyorum.Sonunda zar zor okuduğum bu rakamlarla hayatımı bağdaştırıyorum . Yani bence bu başlık ve telefon numarası tesadüf olmamalı, beni bu acıdan kurtarmalılar. Ben yeni umutlara kendimi bağlamışken neden aramıyım ki diyorum ve yanımdaki sehpanın üzerinde duran günlerdir açmadığım telefonuma doğru uzanıyorum.

 

 

 Ard arda gelen bir sürü mesaja bakmamaya çalışarak aramalar bölümüne girdim.Tek tek dokunduğum rakamlar sanki beni her anlamda kurtarıcakmış gibi geliyorlardı. Sonununda tüm cesaretimi topladım ve ara tuşuna bastım. Telefonun ilk çalışında kulağıma gelen “ARADIĞINIZ NUMARA ARTIK KULLANILMAMAKTA!” cümlesi bana insanlara gerçekten de güvenmemem gerektiğinin acı bir kanıtı olmuştu. Ben umut bağladığım bu rakamlar yüzünden ne kadar üzülmüş olsam da içimdeki küçük mutluluğun sesini duyabiliyordum. Çünkü artık nasıl hayata  yeni bir pencereden bakabileceğimi biliyorum. Birkaç gün önce o tatlı sahaftan almış olduğum kitabım ve aynı yerden alıcak olduğum bir çok kitap sayesinde..

(Visited 53 times, 1 visits today)