YÜKSEK GÖKDELEN

   Evime girdiğimde beni loş bir ışık karşıladı, beyaz zemin gözlerimi biraz yorsa da ışığın parlaklığının ideal olması bir nebze olsun beni rahatlatmaya yetti. Ayağımdaki stilettoları çıkarıp yardımcı hanımefendiye yerlerine koyması için verdim. Gözlerim şöyle bir salonumu taradı. Beyaz ve krem renklerin hakim olduğu, şehir manzarasını geniş camlardan izleyebileceğiniz, kübik döşenmiş son derece zarif bir salondu bu ve büyük de sayılırdı. mutfağım da salona birleşikti fakat o biraz daha sert hatlara sahipti. 

  Çıplak ayaklarım merdivenlerden aşağı terasa doğru ilerliyordu. Cam kapıyı yavaşça aralayıp soğuk esintinin yüzüme çarpmasına izin verdim. Rüzgar usul usul saçlarımı havalandırdı ve geçip gitti yanımdan, tıpkı tüm yaşanmışlıklarım gibi. Bir hüzün kapladı bedenimi, duman oldu içime aktı, nefes oldu dudaklarımdan firar etti. Şehrin ışıkları milyonlarca küçük canı simgeliyordu benim için, yalnızca ufak bir ışıktan ibaret olan milyonlarca zavallı can… Tüm yaşamım, tüm çabam parlamak içindi benim. Tıpkı bana zavallı gelen bu insanlar gibi olmamak içindi benim çabam. Mutlu bir hayat dilememiştim ben hiçbir zaman veya huzurlu, sevimli aile tabloları, saf aşklar ilgimi çekmiyordu. Bir hayatım vardı, istediğimi istediğim kadar alırdım ben. Âşıktım, sevimli bir ailem vardı, çok param, imrenilecek bir kariyerim, güzel bir yüzüm ve çekici bir vücudum da vardı, ben başarmıştım hepsini. Hepsini aynı anda yapabilmiştim, huzura kavuşmuştum sonunda. Her şeyden önemlisi o kadar yüksekte parlıyordum ki insanlar yanımdayken varlıklarından şüphe ediyorlardı. İşte bana huzur veren gerçek başarımdı, her anlamda. 

  Kocamın seslenişiyle düşüncelerim bölündü. Balkondan çıkıp yanına ilerledim. Gözlerim bakışlarına tutunduğunda bariz endişeni izledim. Ufak bir esintinin dahi bana dokunmasını istemiyordu, kendi gözünden sakınıyordu. İçi titrerdi onun bana bakarken. Onu çok seviyordum, küçük bebeğimiz içeride uyuyordu ve aşkım da tam yanımda benimleydi. Sarıldık, mutluyduk. 

 

  Her yaşımı dibine kadar yaşamış, hatalar yapmış, çok çalışmış, çok hissetmiştim. Kalbim de kırılmıştı, kalp de kırmıştım. Kötü insanlar gibi davranmış, iyi insan maskesini de takmıştım. Yalan da söylemiştim, doğrulardan başkasına gözüm de kör olmuştu. Çok düşünmemiş içimden geleni yapıştım, bazen ise şafağı doğuracak kadar ayrıntı hesaplamıştım. Aşık olmuştum, nefret etmiştim, arkadaşlarım olmuştu. Ağlamıştım, gülmüştüm. Çok sarhoş olmamıştım… Denize girip saatlerce yüzmüştüm, kayağa da gitmiştim, hayallerimi de gerçekleştirmiştim. Kendimden çok feda etmem gerekmişti ama mutlu sonlu bir hayat hikayem olmuştu. Şimdi ise geriye kocaman bir ömür kalmıştı…

(Visited 25 times, 1 visits today)