Unutmamak nedir? Veya unutamamak? Bir insanın,bir yaşanmışlığın bıraktığı izleri silememek midir kendinden? Belki de farkındasındır hatırladıkça mutlulukla dolan benliğinin, bundan izin vermezsin kendine unutman için, bu mutluluktan olmamak için. Unutmak seçimdir.
Unutmanın birçok çeşidi, dolu dolu tanımlaması vardır: Kapıyı kilitlemeyi , ocakta yemeği unutmak. Biriyle buluşmayı unutmak, bir şarkıyı veya filmi unutmak, bir olguyu , anıyı, vefasızlığı unutmak. İnsan hayatındaki her şeyi hatırlayamaz, insan beyni buna elverişli değildir. Ki bu bizim için bir bakıma iyi bir şeydir. Eğer insan yaşadığı her şeyi en ince ayrıntısına kadar anımsıyor olsaydı hayata devam etmek bir o kadar güç olurdu. Fakat şu kısmı atlamamak gerek, kişi neyi unutup neyi unutmayacağını kontrol edebilir. Önceden de açıkladığım gibi iyi anıları geçiyorum, kötü bir tecrübeyi eğer hafızandan silemiyorsan bu iç benliğinin, bilinçdışı zihninin yani aslında kendinin unutmak istememesidir. Yetkili insanın kendisidir. Unutmak seçimdir.
Yorulmak fizikseldir diye düşünülür ama aslında ruhsal bitkinliktir , yılmışlıktır yorgunlukların anası. Tehlikelidir yorgunluk, vücutta bulunan kanser hücresi misali baş edemeyenlerde gittikçe büyüyerek en sonunda onları hayata karşı pes ettirir. İnsanların acı eşiğiyle de alakalıdır. Bir insan diğerlerine göre çok az şey yaşayarak yorulup pes edebilir bir başkası ise yaşadığı onca şeyden sonra dimdik ayaktadır. Yorulmak seçimdir.
Hayatımızın üçte birini “dinlenme” dediğimiz boş zamana harcıyoruz. Üstelik dinlenme yaşama dahil değildir, yaşamdan sayılmaz. Eğer biz yorulmazsak üçte bir daha fazla yaşayacağız! Dinlenmek vücudu sağlıklı haline getiriyor diye biliyoruz; ama yorulmazsak zaten vücudumuz sağlıklı halinde demektir. Dinlenme yorulmanın hesabını ödemektir bir nevi. Ben hayatın hiç yorulmadan yaşanabileceğini düşünüyorum. Koşmak mesela; niye koşar insan? Bir insan hayatında hiçbir şekilde koşmak zorunda değildir. Yük taşımak; zorunda değiliz, aynı şekilde. Gün boyu çalışmak; kişi eğlenerek, canı istedikçe çalışır, yine yapmak istediği şeyi zorunda olmadan dolayısıyla yorulmadan yapar. Yorulmak hayatın içinde bulunmak zorunda değildir. Yorulmak seçimdir.
Bana gelirse, ben yorulmamayı seçerim. Yorulmamak sonsuzluğun anahtarıdır bana göre. Yorulmayan insan hayat ağacındaki en güçlü yapraktır, ne fırtınalar gelir geçer ama yaprağı ayıramazlar dalından. Sabretmemektir aynı zamanda, Mevlana’nın da dediği gibi “Sabır ağrıları dindiren acı bir ot gibidir. Hem can yakar hem de tedavi eder”. Yorulmamaksa bizim için acı çekmeden tedavidir. Yorulmak seçimdir.