Merhaba;
Bu yazımda sizlere birbirinden farklı iki düşünceden hangisini tercih edeceğimizi ve bunun nedenlerini anlatmak isterim.Hayatımız boyunca tercihler yaparız. Bunlardan kiminin iyi sonuçları olacağını bilir, kiminin ise kötü olacağını bile bile göze alırız. Size sorulan ” anneni mi daha çok seviyorsun, babanı mı?” gibi sorular değil, daha zor ve düşündürücü sorulardır bunlar. Belki de hayati önem taşıyan. Hadi başlayalım.
”Hayatınız boyunca hiç unutmamayı mı tercih ederdiniz yoksa hiç yorulmamayı mı ?” Sizlerin bu soruya cevabı ne olur? Bu soru bana sorulsa hiç düşünmeden unutmamayı derim. Tabi bu cevaplar kişiden kişiye farklılık gösterecek. Belki de ,bunu nasıl seçersin, diyeceksiniz. Daima, benim gibi düşünmeyen insanlar olacaktır. Ama biz zaten bu tercihleri sonuçlarını göze alarak yapmalıyız.
Şimdi gelelim bu tercihimin nedenlerine:
İlk olarak yorulmak insanın doğasında olan bir özelliktir. Bir alışverişe gidip mağaza mağaza dolaşıp, poşetler dolusu alışveriş yaptığınızda artık bir an önce eve gideyim de dinleneyim dersiniz. Ya da sabah erkenden işe gidip, çok çalışıp da yorulduğunuzda dersiniz bunu. Ve siz hiç yorulmamayı isterseniz, bunların zaten bir anlamı kalmayacak. Sabahtan akşama çalışıp da yorulmayıp daha çok şey yapmak, size bir süreden sonra keyif vermeyecektir. Oysa sabah işe gidip çok yorulmak, bir an önce eve gideyim de sıcak bir duş alayım, ardından kahvemi alıp kitap okuyayım diyenleriniz anlayacaktır bu durumu. Bunu umarak gün boyu işe daha çok adapte olacaksınız, inanın.
Peki ya unutmamak? İnsan neden kendine keyif veren aktiviteleri, işlerini, sorumluluklarını ve en önemli ayrıca da en çok acı veren konu olarak sevdiklerini unutmayı göze alır ki? Kendine bunu neden yapar? Örneğin alzaymır olan bir insan düşünelim .Sabah ne yediğini, anne- babasını veya arkadaşlarını sürekli unutmanın ona verdiği acıyı tahmin edebilir misiniz? Ülkemizde ve hatta dünyada çok yaygın olan bu hastalığın sonuçlarını, negatif yönlerini düşünün. Anne- babanızı unutmak nasıl bir duygu? Veya insanların bunu bilerek sürekli kendilerini tanıtmaları, sana sanki hiçbir şeyi anlamayan bir bebek gibi, acı acı bakmaları… Düşünürken bile içinizi acıtan bu hastalık, unutmanın bir sonucudur işte. Oysa bu durumu ortadan kaldırmayı seçersek alzaymır gibi unutma hastalıklarını ortadan kaldırmış, kendimize güvenimiz daha çok yerine gelmiş ve hafiflemiş gibi hissedeceksiniz.
Benim için söz konusu ailem ise yorulmamanın hiçbir önemi yoktur. Bırakın biraz da yorulalım. Hatta gerekirse çok yorulalım , hep beraber dinlenelim. Ama onları hatırlamamak bu dünyadaki en acı şey olacak. Şimdi yazımı Milan Kundera’ nın şu sözü ile bitirmek isterim:
“İnsanın en büyük kişisel sorunu, ölümü özünün kaybı olarak görmek. Ama nedir öz? Öz, hatırladığımız her şeydir. Bu yüzden ölümün bizi dehşete düşüren yönü, geleceği değil geçmişi kaybedecek olmamızdır. Unutmak, yaşamın içinde yer alan bir tür ölümdür zaten.”