Bugün başımdan geçen ilginç bir yolculuğu anlatacağım. Bir gün anneannem, dedem ve dayımla Altındağ açık hava müzesine gittik. Yol yaklaşık yarım saatti, geldiğimizde arabayı açık bir otoparka park ettik. Orada bir at çiftliği de vardı. Bir tane atı seveyim derken ne yaptım anlamadım ama beni YALADI!
Yaladığı yeri temizledim ve oradan çıktık. Derken bir köprüye ulaştık orada çok bir şey yoktu. Biz de orada çok kalmadık, fakat güzel duran birkaç tane kaya vardı üstüne çıkıp fotoğraf çekindik.
Daha ileride bazı köy evleri vardı. Yokuş yukarı bir yere çıktık ceylan ve geyik gördük, bir yokuş daha vardı oradan da çıktık. Bir de ne görelim bir keçi kümesten kaçmıştı.
Biz de geri sokmak için arkasından gidiyorduk ki eşek ahırına girdi, orada eşek ile bakıştılar sonra da onun yanındaki at ahırına girdi.
Oradan da çıkıp boş bir araziye girdi. O güvendeydi bizde eve dönmek üzere bir köprüden geçecektik ki
köprü tadilattaymış bizde oradaki haritaya bakarak ikinci otoparka geldik.
FAKAT BİR SORUN VARDI. BİZİM OTOPARK DİĞER TARAFTA VE BİRİNCİ OTOPARK İLE İKİNCİ OTOPARKIN ARASINDA KİLOMETRELERCE FARK VARDI. BİZİM ARABA DİĞER TARAFTA! Bizde ne yapalım ikinci kapıdan çıktık yürüdük yürüdük haritaya göre varmış olmalıydık fakat biz çıkmaz sokaktaydık! Geri döndük parkın yanında gerçek bir köy vardı oranın içinden diğer otoparkı gördük ve oraya doğru yürüdük. SONUNDA ULAŞMIŞTIK! Yaklaşık 3 saat orada kaldık ve neredeyse bir buçuk saatini yürüyerek geçirdik. Ama olsun güzel bir gündü hem de akşam kemiklerim sızlasa bile…:)