Yolculuk

Sabah kalktığında biraz heyecanlıydı. Bugün bütün okul bir haftalığına geziye gidecekti. Kısa bir banyonun ardından üstüne rahat edebileceği kıyafetleri giydi. Dün geceden hazırladığı bavulunu son kez kontrol etti. Bir şey unutmuş gibi durmuyordu. Yanında bulunduracağı çantanın içine de yolda yemek için aldığı atıştırmalıkları koydu. Arkadaşlarıyla yanlarına ne alacaklarından, yer düzenine her şeyi konuşmuşlardı. Okula geldiğinde annesine ve babasına sıkıca sarıldı, arkadaşları onu gördüğü anda öldürücü bakışlar atmaya başlamışlardı. Her zaman ki gibi buluşma saatine gecikmişti. Artık alıştıkları için bir şey söylemiyorlardı.

Birlikte otobüse doğru gittiler. Bavullarını verdikten sonra koltuklara baktığında bir haftadır planını yaptıkları ve oturmak istedikleri yerin kapıldığını anladılar. Ama bunun için morallerini bozamazlardı. Okul zaten şehir dışına çok fazla gezi düzenlemiyordu. Bu yüzden güzel ve eğlenceli geçecek bir haftayı kötü düşünerek geçirmek saçma olurdu. Başka bir yer bulup oraya oturdular. Arkadaşlarına şöyle bir göz gezdirdi şu anlık hepsi mutlu görünüyordu. Otobüse bir an öğretmenlerinin girmesiyle yer düzeni demesi bir olmuştu. Tek tek kimin nerede oturacağını söyledi. Sinirli bir şekilde öğretmeninin gösterdiği yere oturdu. Yanına oturduğu kişiyle daha önce aralarında çokta fazla bir diyalog geçmemişti sadece okula bu sene geldiğini biliyordu. Ama en azından önünde ve arkasında arkadaşlarından bazıları oturuyordu sıkılırsa onlarla sohbet edebilirdi. Yemek molasına kadar biraz arkadaşlarıyla sohbet etmiş ardından da biraz kitap okumuştu. Yemekten sonra tekrar otobüse bindiler. Bu sefer bütün otobüs neredeyse hepsi uyuyordu. Klimadan dolayı üşümeye başlamıştı çantasının içinden hırkasını çıkaracaktı ki hırkasının yanında olmadığını anladı. Zaten hep böyle oluyordu her şeyi ne kadar kontrol etsede her zaman bir şeyini unutmuş oluyordu. Arkadaşlarına baktı hepsi uyuyordu onları uyandırmak istemedi. Bacaklarını hafiften kendine doğru çekti ve dışarıyı izlemeye başladı. Yandan fısıltıyla ama bir o kadar da soğuk bir ses geldi. ”Üşüdüysen benimkini giy istersen.” dedi. Sesin ondan gelmesini beklemiyordu. Gerek olmadığını belirtmeye çalışıken bir anda hırkayı üstünde buldu. Teşekkür ettikten sonra dışarıyı izlemeye başladı. Gözlerini açtığında burnunun koku almadığını hisseti. Hırkadan çok ağır parfüm kokusu vardı. Yanından geçen muhtemelen O’nunla sarıldığını falan düşünürdü. Hafif kımıldandığında bütün arkadaşlarının ona baktığını gördü. Sonrasında anlamıştı kolunun uyuşukluğunu. Şu an tam omzunun üstünde biri yatıyordu. Arkadaşları otele gelene kadar fısıldayarak bir sürü soru sormaya başladılar o ise uyanmasın diye çok fazla cevap vermiyordu. Otele geldiklerinde omzundaki ağırlığın sahibi bir anda kalktı. Kız kolunu artık hissetmiyordu. Otobüsten inip bavullarını aldılar oda numaralarını öğrendikten sonra kendilerini yatağa attılar. Şimdi gelmişti aklına hırkasını vermediği yarın veririm diye düşündü. Balkona çıkıp deniz manzarasını seyrederken orada olduğunu gördü. Şimdi verebiliridi hırkasını. Arkadaşlarına bir şey demeden hırkayı alıp dışarı çıktı. Sahile geldiğinde kendisinin burada olduğunu belirten bir öksürük sesi çıkardı. O da o anda arkasını dönmüştü ama sonra tekrar denizi izlemeye başladı. Kız biraz daha yaklaştı ”Hırkan…” dedi ”Bende kalmış.”. Teşekkür ederek hırkayı tuttu ama ellerini bırakmamıştı. Bir anda ”Ben…” dedi.

Güneşin gözüne girmesiyle gözlerini araladı. Hepsi rüya mıydı? Ama çok merak ediyordu sonunu. Biraz daha uyuyup gerisini görebileceğini umdu ama artık kalkıp okula gitmesi gerekiyordu. Sınıfa girdiğinde sırasına oturdu. Arkadaşlarına anlatsa mı anlatmasa mı bilemedi. O bunu düşünürken zaten öğretmen sınıfa girmiş ders anlatmaya başlamıştı. Dersin ortasında kapı çaldı, herkese kağıt dağıtılıyordu. Eline gelen kağıda baktı. Gezi kağıdıydı ve o an üstünde bir çift göz hissetti. Arka çarprazına baktığında O’nun baktığını gördü.

 

(Visited 62 times, 1 visits today)