Yokluğun Verdiği Dayanılmaz Zevk

Kıymet bilmek; sözlükte bir şeyin önemini, değerini anlamak anlamına gelmektedir. Hayatımızdaki her şeyin bizim için farklı kıymetleri vardır. Değer verdiğimiz şeyler bizim hayattaki amacımızı belirler, hedeflerimizi belirlememize yardımcı olur. Değer verdiğimiz şeyler hayatımızı şekillendirir ve hayatımıza anlam katar.

Hayatımızdaki kıymetli şeylerin bizim için hem iyi hem de kötü yanları vardır. Öncelikle kıymetli şeyler bizi hırslandırır. Bu hırs da bizi başarıya iter. Aynı zamanda kıymetli şeyler için emek harcarız. Bu emek kimi zaman bizi yorsa da aslında hayatımızın çoğunluğunu dolduran kısım da budur. Değer verdiğimiz şeyler uğruna verdiğimiz emekler olmasa hayatta bize düşen görevler azalır. Diğer bir yanı da herkesin ‘’kıymetli’’ kavramının farklı olmasıdır. Bu, insanların kendi benliğini bulması; kendini tanıması yolunda güzel bir adımdır. Kendini tanıyan insan hayatta daha mutlu olur.

Bunların aksine kıymetli şeyler bazen bizim mutsuzluğumuza da neden olabilmektedir. Bunun ilk örneği aslında iyi bir yön de olan ‘’hırs’’ kavramının ortaya çıkmasında başlar. Bu hırs duygusu bazen bizi içten içe zehirleyebilir. Bu durum da bizi başarısızlığa iter. Yani aslında hırsla başarı arasında pamuk ipliğine bağlı bir ilişki vardır. Kıymetli şeylerin ikinci kötü yanı da aslında onlara ihtiyaç duymamızdır. Yokluklarında bazen hayatımıza devam edemeyecek gibi hissedebiliriz ama aslında bu doğru değildir. Kıymetli şeylerin yanında onlar için kurduğumuz hayaller de bizi yaşama bağlar.

Tam bu kısımda başka bir konuya daha değinilir. Aslında insanlar çoğu zaman hayatlarında yanlış şeylere odaklanmaktan doğru olan şeyi göremez. Kıymetli şeyler için de aynı durum geçerlidir. Biz sürekli kıymetli şeylerin varlığına odaklanırız. Aslında kıymetli bir şeyin yokluğu o şeyi daha kıymetli yapar. Belki de bu yokluk bizi daha çok yorsa da aslında bizi hayatta oyalayan şeydir. Her şey tam istediğimiz gibi bizim olsa o şeylerin kıymeti azalır. Çünkü aslında kıymetli şeyler için kurduğumuz hayaller bizi mutlu eder. Biz her ne kadar o kıymetli şeylere sahip olmama durumunu olumsuz bir durum gibi değerlendirsek de bizim en mutlu olduğumuz zamanlar onlara sahip olmadığımız zamanlardır. Bu da yine yanlış şeylere odaklanmaktan ortaya çıkar ve biz yine hayatımızın bir bölümünde yanlış şeylere odaklandığımızdan o şeyi kaçırmış oluruz.

Bizim için kıymetli olan şeyler, hayattaki amacımız olsa da onlara sahip olma duygusu bu amaçtan tam tersine bizi uzaklaştırır. O yüzden yokluk her zaman da o kadar kötü değildir. Aslında kötü olan kıymetli diye nitelendirebileceğin şeylerinin olmamasıdır, onlara sahip olup olmamanın değil. Hayat, kıymetli şeyleri; yokluklarında arama maratonudur. Bu yüzden ne zaman o kıymetli şeyi yakalasak arama maratonumuz da yani hayattaki amacımız da bizim için bitecektir. Bir şeyin kıymeti, o şeyin yokluğunun çokluğu ile artar. Ne azsa o kıymetlidir, ne uzaksa onu arar insan.

 

(Visited 106 times, 1 visits today)