Yoğurulan Değerler

Her bireyin yaşamında doğruları ve yanlışları ayırt etmek için benimsediği değerler vardır.Bu değerler bireylerin olaylara bakış açısını ve davranışlarını yani bir bakıma kişiliğini şekillendirir.Doğru değerleri benimsemiş bireyler toplulukları oluşturduğundan bu değerler sosyal uyumu ve toplumsal düzeni desteklemekle beraber toplumun etik kurallarla hareket etmesini sağlar.Bu değerlerin insana nasıl işlendiği konusunda iki farklı görüş vardır :Bireyler ahlâkî değerleri kendi deneyimleriyle mi yoksa toplumsal dayatmalar yoluyla mı edinir?

Çocuklar doğdukları andan itibaren ailelerinin ,çevrelerinin ,öğretmenlerinin yönlendirmesiyle dürüstlük ,saygı ve adalet gibi toplumdaki en temel değerleri öğrenmeye başlarlar.Öğretilenler her ne kadar çocuğun ahlakının temelini oluştursa da üzerine fazla gidildiğinde bunlar gibi değerler hem bireyin yaşının küçük olması hem de kurallar çerçevesinde öğretilmesi nedeniyle bireyin toplumsal dayatmalara uyum sağlamasını zorunlu kılar.Pek çok kişi bu durumun dayatma bile olsa birey için iyi olduğunu düşünebilir sonuçta toplumda uyum için saygı şarttır ancak burada çocuklardan yani yaşam boyunca insan iradesinin en saf ve kolay şekillendirilebildiği yaşlardan bahsediyoruz.Mesela saygı, en temel ve neredeyse herkese ilk öğretilen değerdir.Bir çocuğa herkese her koşulda onlardan nefret etse bile saygı duyması söylenir hele de büyüklerine, ne de olsa onların kendisinden çok daha fazla yaşanmışlığı var ,konuşurken bir bildikleri var ama çocuktan yaşça büyük bir kişi çocuğa saygısızlık ettiğinde kimsenin sesi çıkmaz, nasıl çıksın ki? Onlara da bu öğretildi.Bu noktada çocuk düşünüyor herkes birbirine saygı duyuyorsa ve saygı duymayan ayıplanıyorsa neden benden büyük biri bana saygı duymadığında kimse bir şey demiyor, sonra sorgulamaya başlıyor ve işte o zaman büyüyor, iradesi gelişiyor ve kendi değerlerini yoğurmaya ,kişiliğini oluşturmaya başlıyor.Saygının karşılıklı olduğuna karar veriyor, haksızlığın olduğu yerlerde adaleti arıyor ,kendisini geliştirerek , yaşayarak deneyimler ediniyor ve büyümeye ,değişmeye devam ediyor ,topluma kendi değerleriyle uyum sağlıyor ve bir gün aynada kendisine baktığında saf bir çocuk değil , bir yetişkin görüyor.

Yani anlayacağınız bir kişi ahlaki değerler olmadan insan olamaz insan olmadan da toplum toplum değil yürüyen içi boş kalabalıklara dönüşür aynı Socratesin dediği gibi “Bir toplum ahlak ve hukuk içinde olmadığı zaman, vatandaşlar kendilerini bir çıkmazın içinde bulurlar” önemli olan karanlıkta kalan toplumlara ışık tutacak çocukların sadece sabit toplum ahlakına değil ileride oluşturacağı kendi ahlakına da uygun yetiştirilmesidir ki yansımasına bakarken baskıların altında ezilmiş bir çocuk değil, kendi değerlerini kendi çizmiş bir yetişkin görsün.

 

 

(Visited 8 times, 1 visits today)