Herkesin farklı yemek kültürleri ve favori yiyecekleri vardır. Ne sevdiğimiz kadar nasıl, ne kadar zamanda yediğimiz de farklıdır. Bu farkın kaynağının ne olduğunu bilim insanları araştırıp karakterlerimiz olduğunu öne sürmüşlerdir.
1970’lerde Pennsylvania Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmada bazı insanların neden baharatlı ve acı yiyeceklerin yarattığı yanma duygusunu sevdiği konu olmuştu. Karakterlerle bağdaştırdığımızda aklımıza tabii ki heyecan ve tehlike seven karakterler geliyor. Daha sonra Nadia Byrnes ve John Haze tarafından devam ettirilen deneyde deneklere acı biberde bulunan kapsaisin maddesinin koyulduğu su verdiler. Deney sonucunda deneklere keyif alıp almadıkları sorulunca ‘evet’ cevabını aldılar.
İnsanları mutlu etmeyi sevenler ise kendilerine eşlik eden birisi olunca daha çok yemek yiyorlar ve eşlik edenlerin yemek kültürlerini çok kolay bir şekilde kopyalıyorlar. Ayrıca birisi herhangi bir yiyecek teklif ettiğinde diğer insanlara göre kabul etmeye daha çok meyillidir. Case Western Reserve Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada mutlu etmeyi seven insanlar teklif edilen şekerleri çok çabuk kabul etti.
Stres yüzünden hızlı hızlı bir şeyler atıştırmak insanlar arasında çok yaygın bir davranıştır fakat bunun bir ileri seviyesi olarak duygusal olanların gizli gizli yemek yediği ortaya atıldı. Lighterlife adlı bir kilo kontrol firması yaptığı ankete göre aşırı duygusal olan insanların bunun getirdiği tehlikeyi bildiklerini fakat yine de karşı koyamadıklarını söylediğini açıkladı.
Bir başka araştırma ise vicdanlı insanların sebze ve meyve gibi sağlıklı beslenme yollarını seçtiğini keşfetti. Tek sorun ise daha popüler hale gelen veganlık ve vejetaryenlik ile daha vicdanlı bir toplumun yetişmiyor olması.
Araştırılan son insan tipi ise dışa dönük olanlar. Dışarıda daha çok hayvansal yağlı, tuzlu, tatlı ve alkol içeren şeyler olduğu için bu sosyal insanların beslenme odağı da tam olarak bu besinler. Bunu dışarıda satılan ürünlerle değiştirmemiz ve daha sağlıklı bir noktaya taşımamız olağan ve gerekli bir yenilik.
Seçtiğimiz yemekler kadar nasıl ve ne kadar sürede yediğimiz de önemli demiştik. Bilim insanlarının veya çeşitli şirketlerin yaptığı anket ve araştırmalarla bulunan bir sürü farklı ve ilginç sonuç var!
Yavaş yiyenler anı yaşayanlardır. Sorumluluklarını yavaş ama mükemmel şekilde yerine getirirler.
Hızlı yiyenler işlerini çabuk bitirmek isteyenlerdir. Aynı anda birçok işi yapabilme kabiliyetleri vardır.
Yemekleri karıştırmadan tek tek yiyenler ise dikkatli insanlardır. Detaylara önem verirler ve düzenlidirler.
Yemekleri karıştıranlar ise kendilerine vakit ayırmadan sürekli sorumluluk alan kişilerdir.
Tüm bunlardan yola çıkarak aklıma gelen tek bir soru var: Yemek seçimlerimizi değiştirerek sevmediğimiz bir özelliğimizi değiştirmek mümkün mü? Birbirlerini etkiledikleri ve hayatımızın temposunda büyük bir yer tuttuğu için bence denemeye değer bir yol.