YILLAR ÖNCESİNE

Her zamanki gibi evimizin alt katında bulunan laboratuvarımda değişik bir buluş deniyordum. Sağa sola koşuşturup malzeme arıyordum, sürekli bir telaşe içerisindeydim. Aslında aylardır uğraştığım bu yeni icadım, öncekilerden çok daha farklıydı. Önceden kitaplarda okuduğum ya da internetten araştırdığım deneyleri yapmaya çalışırdım ama bu sefer bir makine yapmaya çalışıyordum ve bu tamamen benim icadım olacaktı, hiçbir yerden bulmamıştım. Aslında yapmak istediğim şey bir çeşit zaman planlayıcıydı. Makinenin üzerindeki büyük yuvarlak mavi düğmeye basınca zamanı birkaç saat geri getirebilecektim. Bu makine üzerinde aylar boyunca uğraştım ve işte o gün gelmişti, icadımı deneme zamanıydı artık. O gün saat tam dokuza gelince mavi düğmeye bastım. O saatten tam iki saat önceye gitmeyi planlıyorken kendimi kocaman bir nehrin yanında buldum. Ne olduğunu anlamadım ama biraz etrafa bakındıktan sonra bu nehrin babamla birlikte gittiğimiz bir nehir olduğunu anladım. Oradan eve gitmek çok uzun sürmezdi, ben de hemen yola koyuldum.

Yirmi dakika kadar yürüdükten sonra şehrin içine varmayı planlıyordum fakat hiç bina yoktu. Her yer küçük evler ve develer ile doluydu. Bir anlığına hayal gördüğümü sandım ve gözlerimi ovuşturdum ancak her şey aynıydı, bir değişiklik yoktu. Farklı bir ülkeye ışınlandığımı sandım ve geldiğim yere geri gitmeye çalıştım. Sonradan yaptığım makinenin bir tür zaman makinesi olduğunu anımsadım yani bu makine beni ancak geleceğe veya geçmişe götürebilirdi. Ben de oradaki insanlara hangi yıldayız diye sordum ve aldığım cevap 1734 oldu. Çok şaşırdım çünkü yanlışlıkla bir zaman makinesi icat etmiştim, bunu pek planlamıyordum. Yaşadığım zamana geri dönebilmek için tekrar bir zaman makinesi yapmam gerekiyordu, ben de kendime malzeme arayışına çıktım. Tam üç saat aradıktan sonra burada teknolojik aletlerin olmadığının farkına vardım. Kendime kalacak bir yer bulmam lazımdı. Ben de kendime kalacak minik bir oda yaptım. Sabah olunca yiyecek bulmak için kalktım ama hava çok kötüydü. İlerleyen saatlerde şiddetli bir yağmur geldi ve bir hortum çıktı. Hortum beni dahil her şeyi yuttu ve onun içinde dönmeye başladım. Artık midem bulanmaya başlamıştı ve gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda makinemin başında yerdeydim ve annemin sesini duydum. “Yemeğe gel!”

(Visited 10 times, 1 visits today)