Yıl 1919, Aralık ayına girmiştik. Karlı, buzlu ve soğuk bir gündü. Yirmi yaşlarında, bilgisayar mühendisliğinde okuyan bir üniversite öğrencisiydim. Ülkemiz ağır bir savaşın içindeydi, ben de okumaya bir süre ara vermiştim.
19 Mayıs 1919’da Atatürk, Gençlik ve Spor Bayramı’nı Türk gençliğine armağan etmişti; biz Türk gençleri olarak çok mutlu olmuştuk. 27 Aralık 1919 tarihinde Atam, Ankara’ya yani benim memleketime geleceğini açıkladı. Ankara’da bir heyet kuruldu ve ben de bu heyetin içinde yer almaktan büyük şeref duydum. Ülkemizin özgürlüğüne çok az kalmıştı ve herkes büyük bir çaba sarf ediyordu. Atam, 23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni açacaktı. Ona karşı büyük bir hayranlık duyuyordum, ona çok güveniyordum ve hayallerim gerçek olacaktı, ülkem özgürlüğüne kavuşacak, ben de çok istediğim üniversite eğitimime devam edecektim. Atamın bizden istediği gibi vatana millete hayırlı bir insan olacaktım. O 27 Aralık kış günü Atam’ı görecektim.
Sabah erkenden kalkıp, temizlenip, hazırlanıp ve üstümü başımı giyip evden hızlıca Atam’ı bekleme yerine gittim. Kalbim güm güm atıyordu, sesini kulaklarımla duyabiliyordum. Beş dakika içinde tüm heyet toplanmıştı. Herkes heyecanla onu bekliyordu. Bir zaman sonra bir siyah araba gelmişti. Arabadan sarı saçlı, mavi gözlü bir adam inmişti ve bu Mustafa Kemal Atatürk’tü. Herkes ayağa kalkıp Atam’ı selamlamıştı. Hepimiz, atamızın bize anlatacaklarını pür dikkat dinledik.
Atam bize ülkemizin kurtuluşuyla ilgili bilgiler verirken gözlerim yaşla doldu. Orada Atam’a söz verdim, Kurtuluş Savaşı’nda her zaman onun yanında olacaktım.
Yıl 1919 Ata’mı Bekliyorum
(Visited 2 times, 1 visits today)