Yetenek mi? Hayır. Gayret

Başarı. Herkesin elde etmek istediği ama aslında ne olduğunu ve elde etmek için ne yapması gerektiğini bilmediği yegâne şey.

Başarı diyince insanların aklına genelde ya bu adam çok yetenekli baksana bu güne kadarki yaptıklarına, şu firmadan şuraya geçmiş sonra kendi şirketini açmış ordan şirketi batmış donra kendi şirketini kurmuş şirketten atılmış yeni şirket açıp onu tekrar kendi kurduğu şirketle birleştirmiş falan filan… sonra da bu anlatılanlardan sonra biri der ki: “Adama bak ne yetenekli, şanslı, bir adam her şeyi başarmış. Keşke ben de yetenekli olsaydım.” Değil. Bunun adı yetenek değil. Bunun adı gayret, bunun adı emek, bunun adı eti kemiğiyle çalışmak ve sonucunu almak. O bahsettiği adam garajdan nasıl bir şirket açtı, zorlanmanmadı mı hiç? Tabii ki zorlandı, tabii ki pes etti. Ama hiçbir zaman yılmadı durmadı duraksamadı. Sürekli kendine yeni şeyler katmaya devam etti. “Ben yetenekliyim.” Diyip çalışmayı bırakmadı, aksine “Ben yeteneklerimi bana doğuştan verilen lütufları geliştirmek için burdayım, bunları geliştirmez isem bana verilmesinin bir anlamı kalmaz” şeklinde düşünmüştür bu zorlu serüvende.

Gayret dedik, başarı dedik, çabalamak dedik. Peki bu insanların kendi başarısızlığına bahane olarak bulduğu “Yeteneksizlik” nedir? Yeteneğin tanımı bir insana doğuştan verilen ve diğer yaptığı işlere göre yapmakta daha rahat olduğu işlere olan kolaylık olarak söylenebilir. Peki o zaman insanlar neden sürekli bir şeyleri yeteneğe bağlar? Düşünün. Size çalışmak mı daha keyifli gelir yoksa bir yerde film/dizi izlemek mi? Genel çoğunluk ikinci seçeneği yani film/dizi izlemeyi seçer. Çalışmak zor ve gerçekten gayret ve sabır isteyen bir iştir. Bir konuda gayret ve sabır göstermeyen insanlar -ben de dahil- ise hemen kendilerine bir bahane, bir kaçamak bulmak ister. İşte tam o zaman “yeteneksizim ben” kalıbını kullanırlar. Bu kendilerine “Ben zaten denesem de beceremeyeceğim ne gerek var denemeye sen rahat olduğun şeyi, yatıp uyuklayıp film dizi izlemeyi, yapmaya devam et.” demekle aynı şeydir aslında. Fakat insan düşünmez ve kendine inanmaz ki başarsın. Belki onu denesene biraz üstüne gitse o konuda rekorlar kıracak? Üstüne gitmek, o konuda çabalamaktan yoksun olan insanlar kullanır yeteneksiz kelimesini. Gayret ve vakitle başaramayacağı bir şey yoktur insanın. Kendini yeteneksiz sıfatıyla tanımlayan insanlar vakit geçtikçe anlar vakitlerini öldürdüklerini. Sonra dönüp baktılarında görürler çabalamak için ne kadar vakit kaybettiklerini.

   Önünüzde iki insan hayal edin. Birine doğuştan verilen bir lütuf var. Diyelim ki çok iyi futbol oynuyor ve bunu gerçekten de bir şekilde diğerlerinden daha az top başında olmasına ramen daha iyi yapıyor. Diğer yanda ise futbol bakımından diğer çocuğa göre çok daha kötü oynayan ama futbolun hiç peşini bırakmayan bir çocuk var. Seneler geçtikten sonra sizce kim  daha iyi oynar? Gerçek hayatta da bu örnekler bolca vardır eminim. Çünkü insanlara böyle bir soru sorulduğunda genelde cevaplayamazlar. Ben de cevaplayamıyorum. Yani ney bir cevap vermiyorum. Hangisi daha kararlıysa, daha çok gayret ederse o daha iyi olur diyorum. Çünkü bu hayatta gayret ve kararlılık olmadan hiçbir şeyi başaramazsınız. Başarırsanız da bir süre sonra elinizden gider, kalıcı olmaz. Bir şeyi başarmak için bir fedakarlık yapmalısınız. Yapabileceğiniz en büyük fedakarlık, çalışmak çabalamak ve gayret göstermektir.

(Visited 74 times, 1 visits today)