Bir okul günü ardından üzerime çöken yorgunlukla eve gelir gelmez yatağıma uzandım. Uyuyakalmış olmalıydım çünkü uyandığımda ve odamın duvarındaki saat altıyı gösteriyordu. Telaşla kardeşimin okuluna doğru yola çıktım. Her akşam onu okuldan eve ben getirirdim. Annem ve babam kardeşimle çok ilgilenmezdi. Kardeşimle hep ben ilgilenirdim.
Okula vardığımda ,kardeşimin her zaman beklediği yere, girişe geldim. Kardeşimi göremedim ve kardeşimin sınıf öğretmenine onun nerede olduğunu sordum. Kardeşimin öğretmeni: “Bir adam gelip onun amcası olduğunu ve bugün kardeşini kendisinin alacağını söyledi. Sonra el ele gittiler.” Dedi. Bunu duyunca küplere bindim. Bizim amcamız yoktu ki! Gözlerim karardı ve yere düştüğümü hissettim. Gözlerimi açtığımda hala okuldaydım ve revirdeydim. Hemen odadan çıktım, otobüs durağına doğru koştum. Şanslıydım durağa gelişimden hemen sonra yeni bir otobüs gelmişti. Bindim ve annemi aramak için elimi telefonumun olduğu cebe soktum. Bir kağıt parçası cebimden yere düştü. Bir adres ve altında bir not yazılıydı: Bu adrese gel. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Bu not cebime ne zaman ve nasıl girmişti? Adresi incelediğimde adresin evimize birkaç bina uzaklıkta olduğunu farkettim. Söylenen yere gelmiştim. Kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Kardeşimi birazcık daha bulamazsam kafayı yiyecektim.
Dairenin zilini çaldım, kapı ben çalar çalmaz açıldı. Bu dairenin sahibi kimdi ve benden ne istiyordu? Asansöre doğru ilerledim, düğmeye bastığımda asansörün bozuk olduğunu anladım. Asansör kapısının önünde bir anahtar duruyordu. Birisinin düşürmüş olabileceğini düşünerek oradan uzaklaştım. Merdivenlerden çıkmalıydım. Her merdiven basamağında bir harf yazılıydı. Harfleri birleştirince “Geleceğini biliyorduk, seni seviyoruz rathana” Cümlesi oluşuyordu. Rathana da ne demekti? Kelimeyi ve cümleyi anlamaya çalışırken kapıyı çaldım. Kapı açıldı, girişte beş çift ayakkabı vardı. Biri çocuk ayakkabısıydı, diğerleri yetişkin ayakkabılarıydı. Küçük ayakkabıları görür görmez bu ayakkabıların kardeşimin ayakkabıları olması için dua ettim. İçeri girdiğimde tüm odaları teker teker gezdim. Odalarda hiçkimse yoktu. Koridorun sonunda girmediğim bir oda kalmıştı. Kapının kolunu zorlamama rağmen kapı açılmadı. Uğraşlarımdan sonra evden gitmeye karar verdim çünkü evde kimse yoktu. Biri benimle oyun oynuyor olmalıydı. Merdivenlerden aşağı inerken harflerin tersten anahtar kelimesini oluşturduğunu farkettim. Rathana anahtar olmalıydı. Aklıma asansörün önündeki anahtar geldi. Anahtarı alıp yukarı çıktım, kilitli kapıyı açtım. İçeride annem, babam, kardeşim, en yakın arkadaşım ve dayım vardı. Bir pasta ile beni bekliyorlardı. Aynı ağızdan “Doğum günün kutlu olsun!” diye bağırdılar. Unutmuştum, o gün benim doğum günümdü.