Yeniden

Delirdim. Delirdiğimi söylüyorlar. Doktorlar, dostlarım, ailem…

Kızım canımı öylesine yakıyor ki kendimi derin sulara bırakmak ve sonrasında hiç bulunmamak istiyorum. Delirmediğime dair üzerine yeminler edebileceğim birçok şey sıralayabilirim size. Bunu onlara da söylüyorum hatta söylemekle kalmıyor bütün bu yeminleri kelimelere döküyorum. Yine de kimse beni kâle almıyor. “Bakın ben olur olmadık her şeye yemin etmem inanın bana.” diyorum. “Tamam siz sakin olun.” diyorlar ve kayboluyorlar ortadan. Söylesenize bana kendimden bu kadar emin olmasam sıralar mıyım bütün bu cümleleri? 

Şimdi elime bir kalem aldım. Herkese sesimi duyurabilmek için yazıyorum. Çevremdeki kimseyi ikna edemiyorum kendime ama biliyorum bunu yaşayan yalnız ben değilim. Beni anlayacak, yaşadıklarımı yaşamış, ne hissettiğimi bilen o kişiye ulaşacağım. Çünkü artık kimseyi inandıramamak çok yoruyor beni.

Kızım… Derya. Derya çok erken doğdu. Doktorlar hayatta kalabilirse kendimi şanslı saymam gerektiğini söyledi. Ben inkar ettim tabii. Sevgimle her şeyi mümkün kılabileceğime inandım. Ama çok değil üç gün sonra akciğerleri gelişimini tamamlayamadığı için kaybettim kızımı. Okumak ne kolay değil mi? Açıkçası o günleri yaşarken de bu kadar kolay olabilmesini dilerdim. Ama günlerce ağzıma tek lokma dahi koyamadım. Aldığım her nefes Derya’mın olsun istedim. Geceler boyu benim ömrümden alınsın Derya’nın ömrüne verilsin diye yalvardım. Komik değil mi? İnsan çaresiz kalınca bilemiyor işte her şey mümkün her şey olası geliyor. Hüznüm devasa umutlar yeşertti içimde. Sonra ne mi oldu? Zaman geçti. Hep böyle olmaz mı zaten; zaman geçer. En ağır acıların üstüne beyaz bir çarşaf çekilir. Acısı hep ordadır ama yaşatmaz sandığın, kahrından öleceğini sandığın acılar gün gelir hafifler. İlk başlarda bu acının hafifleyeceği düşüncesi bile kaldıramayacağım türdendi. Sanki onu unutursam, yüreğimdeki yara bir gün kabuk bağlarsa ona ihanet edecekmişim gibi gelirdi. Fakat sonrasında bu duygudan kurtulmam çok kolay oldu. Dünya’nın çirkinliğinden uzakta tutulduğu için kendimi kızımın mükafatlandırılmış olduğuna inandırdığımı bile söyleyebilirim. 

Herkes bütün bu olanları atlattığımı, çok güzel üstesinden geldiğimi konuşuyordu. Bense bir sabah kalktığımda Derya’yı yanımda yatarken bulmuştum. Üstelik nefes alıyordu. Defalarca kez içimden bunun bir rüya olduğunu söyledim ama değildi. Bu bir rüya değildi. Derya kanlı canlı haftalarca durdu benimle. Güldük, oyunlar oynadık ve hatta şarkılar bile söyledik. Gören duyan herkes seferber oldu bir akıl hastanesine kapatılmam için.  

Bir akıl hastanesine kapatılırsam Derya’nın da benimle geleceğini biliyordum. Kimselerin görmediği Derya bir tek benim gözlerimde hayat buluyordu. Ve ona böylesine bir kötülük yapamazdım. Orda göreceklerinden kötü etkilenmesine izin veremezdim. Derya’ya veda etmekten onu kendi ellerimle tekrar uğurlamaktan başka şansım kalmamıştı. Gitmesini söylediğimde gitmedi. Uğraştım yalvardım fakat kolunu bile kıpırdatmadı. 

Derya’mın iyiliği için onu bu düzlemden yok etmeliydim. Hayatını kaybedenlerin hiçbir zaman tam anlamıyla ölmediğini kendi gözlerimle görmüştüm. Tıpkı benim gibi yaşadıklarımın gerçeklikten hiçbir farkı olmadığını bilen birini arıyorum. Derya’yı zihnimin en güçlü yanıyla yok ettim. Aradığımı çoktan bulmuş olsaydım belki de bunların hiçbirine ihtiyacım olmayacaktı. Üzgünüm Derya’m bunu yapmak zorundaydım. 

(Visited 67 times, 1 visits today)