O gün yine okuldan gelmiştim. Haftanın son günüydü ve yarın yılbaşıydı. Çok heyecanlıydım çünkü her yılbaşında insanlar evlerini süsler, tanıdıklarına hediye alır ve hep birlikte yemek yenir o akşam. Bu mutlu günde ben de çok mutluydum. Herkes sevinç içinde evlerini süslüyor, insanlara dağıtmak için kurabiye yapılıyor ve evsiz dostlarımıza mama veriyorduk. O gün okulda hazırlıklar olmuştu. Hiç ders işlememiştik ve okul boyunca eğlenmiştik. Fakat ben hala anneme ve babama hediye alamamıştım. Düşünüyor, düşünüyor, düşünüyordum… Onların beğeneceği ne alabilirdim ki? Anneme ve babama “Ne istersiniz? diye sorduğumda bana “Sen ne alırsan al, biz hep mutlu oluruz.” diyorlardı ama bana gerçek bir cevap lazımdı. Teyzeme gidip ona sordum. Teyzem “Bence şöyle güzel bir kolye al annene.” dedi. Ama nasıl bir kolye alacaktım? Hangi renk olacaktı? Gümüş mü yoksa altın mı olmalıydı? Peki ya babam? Babama ne alacağımı da halama sordum. Halam da “Bence kravat al.” dedi. Ama hangi renk? Desenli mi, desensiz mi? Bir sürü soruya cevap aramam lazımdı. Belki de cevapları ben bulmalıydım. Onlar benim isteyip aldığım şeyden mutlu olurlardı bu yüzden ben de kendim düşünüp taşındım. Akşam olmuş hala boş boş oturup düşünüyordum. Aklımda bir sürü şey olsa da bunların içinden hangisini alacağıma karar veremiyordum. Sonra tam o sırada aklıma mükemmel bir fikir geldi. Onlar için yıl başını ben hazırlayacaktım. Tüm gelmesini istedikleri arkadaş ya da akrabalarının isimleri ve cep telefonlarının numarasını aldım. Tabii bu işi yaparken onlara belli etmemek için telefon numaralarını sadece yeni yılları kutlu olsun demek için alıyorum, dedim. İkisine de sorduktan sonra teker teker hepsini aradım ve herkesi bizim eve davet ettim. Yeni yıl akşamı hep birlikte kocaman bir sofra kurup yemek yiyecektik. Evi hazırladık ve artık annemleri çağırma vakti gelmişti. Annem ve babam sürprizime bayıldılar. Yeni yıla girmemize saniyeler kalmıştı ama tam o sırada sofrada bir şeyin eksik olduğunu fark ettim, annemin oturacağı yerde sandalyenin ayağı kırıktı. Koşa koşa sandalyeyi değiştirecektim. Annem tam oturuyordu ki anneme içerden seslendim. “Anne yanıma gelir misin?” dedim ve annem oturmadan kurtardım. Annemi odada beklettim ve sandalyeyi kimse fark ettirmeden değiştirdim. Ucuz kurtulmuştum. Anneme “Gelebilirsin bir şey olmamış.” dedim ve annem sağ salim kurtuldu. Artık içim rahattı. Artık rahatça yemek yiyip, gülüp, eğlenebilirdik.
YENİ YILDAKİ SÜRPRİZİM
(Visited 11 times, 1 visits today)