Eski zamanlarda çoğumuzun sahip olamadığı , şimdi neredeyse çoğu kitlenin erişebildiği fakat kıymetini henüz bilemediği bir sistemdir eğitim. Geçmişten günümüze o kadar değişti ki şimdi insanlar daha bilgili ve güvenli temeller kuruyor hayatlarına. Öyle ki eğitim artık rahat bir geleceğin anahtarı haline gelmiş , bu anahtara sahip olamayanların da yalnızca hayalleri olmuştur. Fakat eğitim sisteminin getirdiği bazı yanlışlar bizi yeteneklerimizden alıkoyduğu ve monoton bir hayat yaşamamıza sebep olduğu diğer ülkelere kıyasla oldukça aşikar. Peki daha donanımlı bireyler yaratmak için mevcut sisteme neler eklenebilir?
Şimdi ki eğitim sistemine baktığımızda geçmişe göre daha bilgi kokan ve günlük hayata yönelik bilgiler öğreten bir düzen olduğunu söyleyebiliriz. Bilgi bu hayatta bize bahşedilen en güzel şeydir. Bilgiyi para olarak kabul edelim. Yeni öğrendiniz her bilgi kumbaranızda biriken para gibidir. Bir gün hayata atıldığınızda kumbaranızda biriken paraların size yardımcı olacağı gibi bilgi de size yardımcı olur. Fakat bunu uygulamaya dökmeyi bilmiyorsanız bilgi sadece kağıt üzerindeki bir yazıdan ibarettir. İşte tam burada eğitim sistemine eklenmesi gereken şey uygulamadır. Herhangi bir konu öğretildikten sonra onu günlük hayata harmanlasaydık, ders dediğimiz şey 2-3 yıl sonra unutacağımız bilgilerden ibaret değil , yaşamla bağdaştırdığımız hayat dersi olurdu.
Şu anda bulunduğumuz sisteme göre bize verilen 5 şık arasından doğru olanı bulmaya çalışıp iyi ya da kötü bir üniversite kazanıyoruz. İnsanlar daha fazla soru çözerek ve düzenli çalışarak iyi bir üniversitenin tadını çıkarıyorlar. Fakat bizi iş hayatında asıl öne çıkaracak şey, problemleri çözme yeteneğimiz veya var olan probleme yaklaşımımızdır. Kaç yaşında olursak olalım neredeyse her gün birçok problemle karşılaşıyoruz ve bu problemi çözebilmek için belki 10 saniye belki de 1 saat beyin fırtınası yapıyoruz. Hayatımıza yön verebilecek bu kadar önemli bir sorunu , nasıl ele almamız gerektiğini öğrenmeliyiz okuduğumuz sıralarda. Bu nedenle bence öğrencilere öğretilmesi gereken ilk şey çözüme giden yola nasıl varabilecekleridir.
Ahlaki değerler toplumun yıkılmaz temelidir. Eğer bu değerlere sahip olmayan bir güruha hitap ediyorsan zaten kurmuş olmaya çalıştığın temeller de yıkılacaktır. Karakter şekillenmeye hazır hamur gibidir. Bu hamura en güzel şekli vermenin en iyi yolu eğitimden geçeceğini düşünüyorum. Çünkü insanoğlu aslında doğduğu andan itibaren bu sistemin bir parçası olmuştur. Bu yüzden bize sadece çalışan, kişiliğini bilmediğimiz insanlar değil, kendine ve içinde bulunduğu topluma yarar sağlayacak ahlak sahibi yeni insanlar gerek.
Son olarak bence aşılanması gereken en önemli kazanım yaratıcılık. Hayal gücünün, akıl yürütme yöntemleriyle harmanlanmasıyla zihnimizde yeniliklere ışık tutan bir yoldur yaratıcılık. Hayal gücümüzün sınırlarını genişleten bu kabiliyeti kazanmamız bize gerek gündelik hayatta gerek derslerde başarıya yaklaştıracak en kısa yoldur. Ahmet Ümit’in de dediği gibi “Bize çalışkan köleler değil, yaratıcı zekalar gerek”.
Eğitim sisteminin gayesi sadece çalışkan bireyler yetiştirmek değil , topluma her alanda faydalı olan yaratıcı ve zihni taze bireyler yetiştirmeyi amaçlamalıdır .