Günlük hayatta her türlü sosyal medya kullanımı çok yaygınlaşmaya başladı. 7’den 70’e her yaştan insanın neredeyse en az bir sosyal medya hesabı bulunuyor. Tabii ki bu durum küçük yaştaki ve ergenlik yaşındaki çocuklarda çok daha fazla görülüyor. Bu çocuklar günlerinin çoğunu Instagram, Twitter gibi uygulamalardan sevdikleri ünlüleri takip ederek geçiriyorlar. Paylaştıkları hikayelere, attıkları gönderilere hayranlık duyarak bakıyorlar.
Genç yaştaki çocukların ünlülere bu denli hayranlık duyması ilk bakışta çok masum bir şey gibi gözükebilir. Ancak çoğu insan bilmez ki sosyal medyada gördükleri o “kusursuz” imaj gerçek değildir. Ünlülerin paylaştıkları o fotoğraflar genellikle medyada güzel gözükmeleri için Photoshop programı ile üzerinde oynanmış fotoğraflardır. Ne var ki her birey bunu anlamaz. Bu nedenle her gün o “kusursuz” fotoğraflara maruz kalan bir çocuk bir süre sonra içten içe kendi bedeninde kusur bulmaya başlar. Ekranda gördüğü bedenle kendisininkinin neden aynı olmadığını düşünür. Ve sorunun kendisinde olduğuna inanmaya başlar.
Sosyal medyada her gün bu tarz gönderilerle karşılaşan gençlerin artık kafalarındaki “ideal vücut” algısı değişmeye başlar. Kızlar için ince bel, ince bacaklar ve büyük göğüs; erkekler içinse yağsız ve kaslı bir beden standartlara uygundur. Bu tip gönderileri gördükten sonra çocuklar sosyal medyada bulunan güzellik algısına uymak için kendi bedenlerini değiştirmeye karar verirler. Çoğunlukla bu konuda bir büyüğe danışmaktansa kendi başlarına hareket ederler. Ve bunun sonu çok tehlikeli hastalıklara hatta gerekli müdahaleler yapılmazsa ölüme kadar gidebilir.
Bu tip durumlarda en yaygın görünen hastalıklardan biri de yeme bozukluğudur. Yeme bozuklukları bireylerin aşırı ya da az miktarlarda yemek yemesiyle birlikte psikolojik olarak dış görünüşleri için sürekli kaygı duymalarından ortaya çıkan davranışlardır. Bu davranışlardan bazıları, anoreksiya nervosa ve bulimiya nervoza olarak tanımlanır.
Özellikle genç yaştaki kız çocuklarında görülen ve halk arasında manken hastalığı olarak da tanınan anoreksiya nervoza yeme bozukluğunun bulunduğu bireyler tehlikeli derecede zayıf olmalarına rağmen sanki çok kilolularmış gibi hissederler. Kilo almaktan korkup günde sadece bir öğün yerler hatta bazen günler boyunca hiç yemek yemezler. Bu hastalar sağlıksız olduklarını fark etmeyip hasta olduklarını ilk başta kabul etmezler. Çünkü onlara göre güzel olmanın, medyada gördükleri modeller gibi olmanın tek yolu kendilerini aç bırakmaktır. Ayrıca bu hastalık beraberinde birçok sağlık sorunu getirir. Kadınlarda regl olmama, kalsiyum kaybı ve buna bağlı olarak kemiklerin kırılganlaşması, depresif ruh hali ve algıda yavaşlama bunlardan bazılarıdır.
Görülebilecek bir diğer hastalık ise bulimiya nervozadır. Bu hastalık, bireyin belirli aralıklarla fazla miktarda yemek yeme atakları yaşamasıdır. Bunun ardından aniden gelen pişmanlık duygusuyla aşırı egzersiz yapma, yediklerini zorla kusma veya kendilerini uzun süre aç bırakma yöntemleriyle yiyecekleri yememiş gibi bir şekilde kendilerine telafi ederler. Bulimik hastalar çoğunlukla bu eylemleri başkalarına fark ettirmeden gerçekleştirirler. Bulimik insanlarda boğazda süreğen şekilde kızarıklık ve yara olması, kusma eylemi yüzünden çürüyen dişler ve eriyen diş minesi, mide kapağının bozulmasından kaynaklanan reflü gibi bazı sağlık sorunları görülür.
Bu konu hakkında yapılan araştırmalar da bulunuyor. Avustralyalı araştırmacılar tarafından yürütülen ve sonuçları International Journal of Eating Disorders Dergisi’nde yeni yayımlanan araştırma, gün içinde 2 saatin üzerinde sosyal medya kullanılmasının gençlerde yeme bozukluğu başlamasına neden olduğunu belirledi. Yapılan araştırmaya, 5 farklı okuldan 7. ve 8. sınıf öğrencileri katıldı. Toplam 534 kız, 462 erkek olan katılımcıların çoğunun en çok kullandığı uygulamanın Instagram olduğu belirlendi. Araştırmaya katılan kız öğrencilerin yüzde 52’sinde, erkek öğrencilerin yüzde 45’inde yeme bozukluğu olduğu belirlendi. En fazla yaşanan problemler ise kilo verme amacıyla öğün atlama ve aşırı egzersiz yapma oldu. Bu araştırmada kız öğrencilerin yüzde 31’inde öğün atlama ve yine kız öğrencilerin yüzde 26’sında öğünlerde çok az yemek yeme, erkeklerin ise yüzde 18’inde öğün atlama ve yüzde 14’ünde öğünlerde az yeme belirlendi. Bu araştırmanın sonucunda bir öğrencinin ne kadar fazla sosyal medya hesabı varsa ve bunları aktif olarak kullanıyorsa, yeme davranış bozukluğu görülme ihtimalinin de o kadar arttığı gözlendi. Ve uzmanlar bu sonucun sosyal medyada olan güzellik algısı yüzünden çocuklarda oluşan baskıdan kaynaklandığını düşünüyor.
Bulunduğumuz bu çağda sosyal medyadaki imgelerden kaçınmanın çok zor olduğunu biliyoruz. Bizim yapmamız gereken ilk önce sağlıklı olmamız gerektiğini bilmektir. Her insanın vücut tipi farklıdır bu nedenle “ideal vücut tipinin” herkeste aynı olması imkansızdır. İnsan hangi kiloda sağlıklıysa o onun ideal vücut tipidir. Sosyal medyadaki bu yanlış algılara kapılmayarak ilk önce kendimizi sevmeyi ve kendimize saygı duymayı öğrenmeliyiz. Ancak eğer böyle bir hastalığımız varsa da utanmadan ve çok geç olmadan profesyonel bir yardım için başvurmalıyız. Ve bu durumlar hakkında yakınlarımızı bilgilendirmeli, yardıma ihtiyaç duyarlarsa onlara bunu sağlamalıyız.