Sabah uyanır uyanmaz cama koştum. Bir de ne göreyim, ışıl ışıl parlayan bütün renkleri olan bir gökkuşağına bakıyordum. Gökkuşağı beni adeta büyülemişti. Hayalim bu şeyin altından geçmekti. Hemen üstümü başımı değiştirdim, montumu aldım ve dışarı çıktım. Dışarı çıkınca gökkuşağına yöneldim ve ona doğru gitmeye başladım. Yanına vardığımda çok iyi bir görüntüyle karşılaştım sanki bir güneşti ama çok renkli bir güneş. Bu renkli güneşin altından geçince ne olacağını çok merak ediyordum. En sonunda altından geçtim ve yeni bir gezegenle karşılaştım. Çünkü normal dünyadan apayrı, her yer rengârenk ve ışıl ışıl bir yere geldim. Bu gezegendeki insanların ve hayvanların hepsi çok mutluydular. Sanki gezegenin ışıl ışıl ve rengarenk hali onlara da yansımıştı. Herkes güleç yüzlü bir şekilde bana ve birbirlerine selam veriyordu. Ayrıca hepsi de çok yardımsever insanlardı. Böyle bir yerde yaşamak ne kadar güzel olurdu, diye düşündüm. Ancak annemler, babamlar ve kuzenlerim olmadan burada mutlu olamayacağımı anladım. Sonuçta “Bülbülü altın kafese koymuşlar yine de vatanım.” demiş. Benimki de aynı hesaptı. Ailem ve sevdiklerim yanımda olmadan hiçbir yerde mutlu olamayacağımı anladım.
Yeni Gezegen
(Visited 10 times, 1 visits today)