Artan savaşlar, güçsüzleri sömüren devletler, tecavüze uğrayanlar, açlıktan hayatını kaybedenler, temiz suya ulaşamayan toplumlar ve bu olaylara karşı sessiz kalan, hala adaletin var olduğunu savunan insanlar(!
Dünyada iyilik görmeye hasret duyar olduk. Insanlar o kadar kötü ki birbirinden ufacık bir iyilik görsek şaşırıyoruz. Evet, bu duruma geldik. Ülkeleri kendi çıkarları için kullanan yöneticiler ve onlara inanan cahil halkın yüzünden artık o adalet denen şey sadece dillerimizde.
Dünyayı yönetecek güçle bir kişinin özellikle her insanın eşit olduğunu anlamalı ve görevinin, hepsine asıl haklarını tanımak olduğunu kabullenmelidir. Sadece kendi çıkarlarını düşünen biri dünyayı yönetse durumumuz şimdikinden de kötü hale gelir.
Eğer ben dünyayı yönetecek bir konumda olsaydım öncelikle insana insan gibi davranırdım. Onların refah düzeyini kendi çıkarlarım için düşürmezdim. Tecavüz suçundan yargılananların hükmü bir kravatla 10 yıl düşmezdi benim adaletimde. Çocuklar oyuncaklarını giydiremeden gelinlik giymezdi. Kadın erkek eşit olup evin tüm maddi yükü erkeğin omuzlarında olmazdı. Güçlü devletler diğer devletleri sömürmeyecek, insanlar inandıkları din yüzünden yargılanmayacak, gelenekler insan hayatını suistimal etmeyecekti. Çünkü benim yöneticisi olduğum dünyada insanların sosyal eğitimi iyi bir seviyede olacak. Insanlar herkesin düşüncesine, inancına saygı duyacak. Bunu zorunluluktan değil insani bir davranış olarak yapacaklar.
Bir suç işleyen cezasını çekecek ancak suçu kesinleşmeden de kimse tarafından yargılanmayacak.
Insanlar hayatın üzerlerine yükledikleri sorumluluklar yüzünden tahammülsüzleşti. Bırakın birbirine yardım etmeyi, kendi hırsları için insanların hayatlarını daha beter hale getiriyorlar. Dünyanın insanların sevgisine ve merhametine ihtiyacı var.