Zeka: kimi zaman ailemizin övündüğü kimi zaman kendimizin olaylara neden veya bahane olarak sunduğumuz bir olgudur zeka. Aziz Sancar’ın “Çoğu insan zekaya inanır, ben inanmıyorum Bizi birbirimizden ayıran tek şey emektir.” sözünü yorumlayacağım.
Günlük hayatta çevremizdeki insanlara zaman zaman zeki deriz bazen ise tam tersini düşünürüz. Bu zekanın sandığımızdan farklı bir şey olduğu ya da zeka diye bir şeyin olmadığını kanıtlar mı? Bu konu üstüne konuşurken az önce verdiğim örnek gibi konudan saparak farklı şeylere de değineceğim. Mesela yetenek kavramının da zeka ile aynı kaderi paylaşması veya bir insana zeki demenin sonuçları gibi gibi… İnsanlar hayatta birinden daha alt durumda olduğunda suçu zekaya atarlar ve bu durumun zeka farkından ortaya çıktığını söylerler. Herhangi bir konuda başarı elde ettiğimizde emek harcadığımızı hissetmezsek zeki olduğumuzu sanıyoruz çünkü verdiğimiz emek bize çalışmak gibi gelmemiş oluyor. Yani verdiğimiz emekten memnunuz. Zeka ve yetenek bahane kaynağı olmaktan başka bir işe yaramıyor. Yetenek üzerinden konuşursak yetenek demek sevmek demektir. Aziz Sancar’ın da dediği gibi çalışmak asıl başarımızın sırrını oluşturur. Sevdiğimiz bir işe de çok rahat ve fazla çalışırız. Bu yüzdendir ki işinde önemli başarılar elde etmiş insanlar işlerini çok seven insanlardır. Stresli anlarında rahatlamak için sevdikleri işleri yapıyorlar yani çalışıyorlar. O yüzden bir işi sevdiğinizde yetenekli olmuş olursunuz, sıkılmadan çalışacak ve mutlu olacaksınız. Bir diğer konu da sonuçlarını düşünmeden insanlara zeki demek. Bu konu hafife alınmaması gereken bir konu çünkü kişiyi çok kötü etkileyebilir. Belki gerçekten dediklerine inanır ve aksi bir durumla karşılaştığı anda umutsuzluğa kapılır. Aynı zamanda bu onun kişiliğini ve sosyal hayatını da etkiler hele de küçük yaşta ise. Çocukların çoğuna zeki diyerek övgüler yağdırıyoruz bu onda gereksiz öz güven ve ukala tavırlara yol açıyor. Mütevazı bir insan olmak yerine konunun uzmanlarına bile bilmişlik yapan ve kibri içinde bozulmuş bir insan oluyor. Eğer ki çocuk arkadaşları tarafından da ilgi gördüyse geri dönülemez bir kişilik haline gelebilir. Tabii eğer ilk okulda arkadaşları olmayan biri ise bu durum fazla devam etmez. Çünkü insan yalnız kaldığında öz eleştiri yapıyor, hatalarını görüyor. Bu da onu ukala olmaktan kurtarıyor. Bu etaptan sonra insanda öz güven eksikliği de oluşabilir tabii ama gamsız ve başkaları için yaşamayan bir insansanız bu durum yaşanmaz bence. Kişi asıl sorunun başkalarını memnun etmek değil de daha iyi olmak olduğunu anlar. Bu zeka teşhisi koyma sorununun toplumumuzla alakası çok fazla. Sevmediğimiz işlerde çalışmak zorunda kalabiliyoruz ve karşımızda bir nedenden dolayı veya sevdiğinden dolayı başarılı olmuş bir insanı zeki ilan edip hem ona zarar veriyoruz hemde kendimizi kandırıyoruz.
Şunu unutmayın sizden iyisi, sizden yeteneklisi, sizden güzeli, sizden zekisi yok. Kendinize verdiğiniz değer insanlara verdiğiniz değerden fazla olmasın fakat kibirli olmayın. Kendimizi ayıracak yeni şeyler aramayalım.