Uzayda kafa karıştırıcı bir yolculuğun ardından mavi ve yeşil renklerle dolu bir dünya olan Xelara’ya vardım. Hava yoğundu, nefes almayı zorlaştırıyordu ama buradaki serin esinti canlandırıcıydı. Etrafıma baktım. Tuhaf bitkiler ve canlı renkler etrafımı sarmıştı. Herkes sanki bir şarkı mırıldanıyormuş gibi dans ediyordu. Gökyüzünde süzülen devasa yanardöner kuşlar dikkatimi çekti. Güneş ışığında renkler parıldadı, gökyüzünde gökkuşağı gibi hareket etti. Bu muhteşem manzara bende heyecan uyandırdı; yaşamın ne kadar çeşitli olabileceğini gösterdi. Bu gezegen, dünyadan bir sır saklıyordu, evrenin derinliklerinde gizlenmişti. Adım attıkça yeraltında yankılanan melodik sesleri duydum. Yeraltı hayvanlarının kendilerine göre ses çıkardığına inandım. Merakım arttı. Burada yalnız olmadığımızı hissetmek içimi umutla doldurdu. Başımı kaldırdığımda üç farklı renkte güneşi gördüm. Mavi, yeşil ve sarı ışıkların karışımından oluşan bu ışık, sakinlik ve huzur veriyordu. Yavaş yavaş yürümeye devam ettim. Zemin ayaklarımın altında yumuşak bir halı gibiydi; çimenler koşuşturup duruyor, ara sıra durup bana bakıyorlardı. Bir tepeye ulaştığımda etrafıma baktım. Dağlar ve ağaçlar çok ilginç ve büyüleyici görünüyordu. İçimdeki duygu bir keşif değil, derin bir bağlılıktı. Xelara hayatın ne kadar çeşitli olabileceğini gösterdi. Xelara’nın kalbinde durdum ve derin bir nefes aldım. Bu gezegenin ruhunu hissetmek eşsiz bir deneyimdi. Artık burası ruhumun yeni bir parçasıydı; içimde sonsuz bir merak ve hayranlık uyandırdı.
Yeni Bir Dünya: Xelara
(Visited 9 times, 1 visits today)