Bir zamanlar İpek adında bir kız varmış. Bu kız, bir evcil hayvanı olmasını çok istiyormuş. Ancak annesi, zaten bir kardeşi olduğu için bir de ona bakmak istemiyormuş. İpek, her zaman bir köpeği olmasını arzuluyormuş. Bu yüzden bir gün annesiyle bir anlaşmaya girmiş. İpek, bir ay boyunca tüm sorumluluklarını yerine getirirse ve isteklerini azaltırsa, annesi ona bir köpek alacağına söz vermiş.
İpek ve kardeşi Barış’la birlikte tam bir ay boyunca tüm sorumluluklarını yapmışlar ve isteklerini azaltmışlar. Ödevlerini hiç aksatmamış, sofranın hazırlanmasında yardımcı olmuş, derslerine çalışmış ve odalarını her zaman toplu tutmuşlar. Tabii ki herkese karşı çok saygılı davranmayı da asla aksatmamışlar.
Bir gün İpek ve Barış’ın annesi, köpek maması, yatağı, oyuncağı, kıyafeti, kafesi gibi birkaç eşya alıp onları saklamış. İpek, annesinin odasına girdiğinde tüm bu eşyaları görmüş ve hemen Barış’a haber vermiş. O akşam yemeğinde İpek, annesine “Anne, biz köpek mi alıyoruz? Neden köpek eşyaları evimizde?” diye sormuş. Ancak annesi, bir arkadaşının kedi alacağını ve eşyaların yanlışlıkla geldiğini söyleyince İpek çok üzülmüş.
Bir ara tatilde annesi, İpek’e bir iş toplantısı için Bursa’ya gitmek istediğini ve kendisiyle gelmesini istediğini söylemiş. İpek bu teklifi kabul etmiş ve dört saatlik bir yolculuğun ardından bir köye gelmişler. İpek, önce şaşırmış, “Neden bir iş toplantısı böyle bir yerde yapılır?” diye düşünmüş. Sonra bir adam, küçücük bir köpek getirmiş ve annesi İpek’e, “Bu köpeği alalım mı?” diye sormuş. İpek o kadar şaşırmış ve mutlu olmuş ki nerdeyse ağlayacakmış. Sonra yeni köpekleri Badem’i kucağına almış ve “Gördüğüm en güzel şeysin” demişler. Birlikte evlerine dönmüşler ve herkes yeni aile bireyleriyle tanışmış.