Dakyanus adında bir oduncu varmış. Bu oduncu her gün Efes Dağları’na gidip topladığı odunları satar, geçimini böyle kazanırmış. Bir gün Dakyanus yerde bir taş bulmuş ve onu kasabaya getirmiş. Kasabanın bakkalına götürüp okumasını istemiş. Bakkal taşı okuyunca şöyle demiş:
– Sen fakir bir adamsın, bırak şu odunculuğu. Bu taşın çıktığı yeri bana söyle, ben de sana dükkanımı vereyim.
Oduncu bunu kabul etmez ve:
– Senin dükkanını istemem. Okuyacaksan şu taşı oku. Okumayacaksan başkasına okutayım der.
Bakkal taşı okur:
– Sakın taşı kimseye verme. bu taşın çıktığı yerde üç küp altın bulacaksın. Zengin olup ileride kral olacaksın, hatta tanrılığını ilan edeceksin.
Oduncu gülmüş ama söylenenleri de düşünmeden edememiş. Oduncu ertesi gün taşın çıktığı yerleri kazmış ve gerçekten de üç küp altın bulmuş. Altınları yavaş yavaş götürmeye karar vermiş. Oduncu fakirlere yardım etmeyi seven biri olduğu için kasabaya hayrat yaptırmaya karar vermiş.
Kral ölmüş. O dönemde kralı halk seçermiş. Fakirlere yardım ettiği ve devlet bütçesine ihtiyacı olmadığı için akla Dakyanus gelmiş ve Dakyanus kral olmuş. Dakyanus çok büyük bir kral olunca kendisini büyük görmeye başlamış ve tanrılığını ilan etmek istemiş. Vezirlerini toplayıp kararını ilan edeceği sırada krala bir sinek musallat olmuş. Ağzına, yüzüne, gözüne konmuş. Kral:
– Sinek konuşmama mani oluyor kısa keseceğim. Ben tanrılığımı ilan ediyorum, demiş.
Paniğe kapılan altı vezir bizim tanrımız vardır, ikinci bir tanrıya kim inanır, demişler.
Kral Dakyanus çok sinirlenmiş ve altı veziri de kovmuş. Dağlara doğru koşan altı vezir orada köpeği ile bir çoban görmüşler ve olanları ona da anlatmışlar.
– Benim efendim de aynı iddialarda bulunuyor. Ben de sizinle geliyorum, demiş. Hepsi beraber şimdiki Yedi Uyuyanlar Mağarası’na giderek uykuya dalmışlar.
Askerler, Efes Dağları’nı aramışlar ama onları bulamamışlar. Aradan uzun yıllar geçip uyanınca çok acıktıklarını anlamışlar. İçlerinden biri şehre ekmek almaya gitmiş. O zaman Dakyanus ölmüş ve yeni krallar bu zengin kralın hazinesinin nerede olduğunu merak edip durmuşlar. Halka, o döneme ait para bulurlarsa hemen saraya getirmeleri tembihlenmiş. Fırıncı o dönemin parasını görüp adamın kılık kıyafetinden şüphelenince saraya haber vermiş. Askerler adamı yakalayıp geldiği yeri göstermesini istemişler fakat geldiklerinde mağaranın kapısı tamamen kapanmış ver bir daha açılmamış.
Bu mağarada 300 yıl kaldıkları düşünülen yedi uyurların kaç yıl uyudukları şöyle anlaşılmış: Yanlarında bulunan çoban köpeği her yıl tüy değiştirirmiş. Onun yattığı yer bulunmuş ve üst üste duran tüylerden anlaşılmış.