Yazık.

O gün hayatımın en anlamlı günüydü. Tabii ki neden diye sorabilirsiniz, en anlamlı günüydü çünkü her şeyden sonunda kurtulduğum, yeni bir hayatın başlangıcı olan gündü.

Daha küçük bir çocuktum, küçücük ve hiçbir şeyin farkında olmayan bir çocuktum ama üstümde çok fazla yük vardı. Üstümdeki yükler her gün daha da artıp beni ezmeye çalışıyordu ama benim kimseye hiçbir şey belli etmeden mutlu görünmem lazımdı çünkü ailemi üzmek hayatımda yapmayı en son istediğim bir şeydi ama artık dayanılmaz bir hale geliyordu. O kadar ağırlaştı ki kilo verdim, en dikkat ettiğim şeylerden biri olan saçlarım döküldü, tırnaklarım kırıldı ve en önemlisi inancım kalmamıştı. Hala neden burada durduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Belki ailemi bırakmamak içindi ama onlar aynısını benim için yapar mıydı? Cevap şüphesiz bir şekilde hayır. Gün geçtikçe onların bencil olduğunu fark ettim. Onlar benim ailem olamazdı, ben onları hayatımın merkezine koyarken onlar beni hayatlarına bile koymuyordu. Utanç verici.

Her şeyin farkına vardıktan sonra buradan kurtulmak için elimden gelen her şeyi yapsam da asla yetmiyordu çünkü ben sadece yetersiz bir çocuktum. Hiçbir şeye yetmeyen, yetemeyen bir çocuk. Bu durum beni gittikçe sinirlendiriyordu, yetersiz olmak kimin hoşuna giderdi ki! Gittikçe kendimden nefret etmeye başladım. Kendimden iğrenmeye, aynaya bakınca suçlu hissetmeye ve insanların iğrenç bakışlarına alışmaya başladım. Hiç kendinizden utanmak nasıl bir his bilir misiniz ki siz? Bilmezsiniz tabii ki, bilmezsiniz çünkü siz sadece kendisi bir melekmiş gibi diğerlerini yargılamaya çalışan bir beyne sahipsiniz. Aslında motor demek daha doğru olur çünkü siz birer robotsunuz. İğrençsiniz.

Bunlar böyle devam ederken aklımda ki o soru belirmeye başladı “Peki bunlar devam ederken sen niye ediyorsun?” ve zaman geçtikçe bu soru beni yiyip bitirmeye başlıyordu. Bu soru benimle beraber masaya oturup benimle beraber yatağa giriyordu. Her gün daha çok beliriyordu ve artık gitsem kimin umrumda diye düşündükçe koca bir “Kimse!” cevabı geliyordu ve bu daha da sinir ederek soruyu cilalıyordu. Peki ailen diye sormayın bile çünkü bu süreçte aile nedir unuttum.

Günler geçti ve soru aklımdaki her şeyi yiyip bitirerek hem aklımdaki tek şey olarak hem de en büyük şey olarak kaldı. Ben de en sonunda pes ettim. Pes edince de aklımda “Son kararın mı?” sorusu bile belirmedi çünkü kararımdan o kadar emindim. Başka çarem varmış gibi üstüne bu kadar konuşmam çok komik!

Yusuf Ünlü (12 Eylül 2007-13 Mart 2022)

(Visited 7 times, 1 visits today)