O güzelim koyların fotoğraflarını, görünce; tadı damağımda kalan yaz tatilimi anımsadım. Aniden, üç ay önce, neşeli seslerin içinde buluverdim kendimi. O gün karneler verilecekti, ben ise her zamanki gibi sıraya yarı bedenimi uzatmış, yaz tatilini planlarken buldum kendimi. Karneler verilmişti bazıları ağlıyor, bazıları da gülüyorlardı. Ailelerimiz, tüm senenin yorgunu bizleri, okuldan almaya gelmişti; mutluyduk, herkes benim gibi yaz tatilinde ne yapacağını düşünüyordu.
Planlar hazırdı. O gün gelmişti, annem, sonunda “Hadi kızım valizlerini topla tatile gidiyoruz” sözünü söylemişti. İlk önce Antalya’ya gidecektik ama yol uzundu, tam tamına, yedi saatimiz yolda geçti. Daha erken varabilirdik; ama biz aceleyle gitmek yerine; geze geze gitmeyi tercih ettik. En sonunda Antalya Göynük tatil köylerine gelmiştik. İşletenler, geniş ailemizden olduklarından daha çok seviyorduk orayı. O gece karnımız aç olduğu için, varışımız geç olsa da mangal yaktık. Ne de olsa, tatile başlamamış mıydık? Sabah olduğunda, Göynük denizine gitmiştik, ilk iki gün öyle geçmişti. Sonraki gün, en sevdiğim sınıf arkadaşımla buluşmuştuk. İyi anlaşırız biz. Onlar geldiğinde; önce, Cennet Koyu’na gitmiştik. Orada köpeğimizi tesise sokmak istemediler. Çok üzülmüştüm. Adamlara da hak vermek gerek diye düşündüm. Dark’ı kabul etmemeleri normaldi çünkü Dark bir doberman. İnsan görse korkar. Tesise girişimiz biraz sıkıntılı olsa da; Dark ,Cennet Koyun’da yüzmüştü; yüzmesi de, bana göre, çok komikti, öyle eğleniyordu ki, hem yüzüşü hem mutluluğu beni gülmekten öldürdü. Orada, sınıf arkadaşım ve Dark ile çok hoş vakit geçirdim.
Keşifler yapıyorduk; sanki, iki kafadar tatilde filmini biz çekmiştik. Maceramız eve döndüğümüzde, takımımıza Minnoş adlı kediciğin katılması ile daha da renklendi ve daha hoş bir hal aldı. Dark, sınıf arkadaşım, ben ve Minnoş. Ne fevkalede bir dörtlü olmuştuk. Ve ertesi gün, muhteşem takım Fasalis’e uzandı.
Fasalis’in yıkık taşlarının arasında yol aldım; bu taşlar, eskiden binaymış ve Fasalis, eski çağlardan kalma antik bir kentmiş.
Sınıf arkadaşımla, Fasalis’te bile başımızı derde sokmayı becerdik, benim orada ayağımı kaya kesmişti. Nasıl mı? Sağdaki kıyıdan denize girmek yerine, ikimiz tek başımıza soldaki kıyıdan denize girmiştik. Denize, ordan girilmezmiş, kayalıkmış. Nedense, iki kafadar bu gibi ayrıntıları atlıyoruz. Beraber olmak bize yetiyor ki, başka hiç bir şeyi dinlemez oluyoruz. Az gittik uz gittik, dillere destan Olympos’a geldik. Orada da, ağabeyim, ayrıntıları atladı; aileden uzakta yüzülür mü yüzülmez mi? Şimdi gülüyorum, ama o zaman ağabeyim için oldukça korkmuştum. Yüzdüğü yerde, ona doğru coşkuyla, tüm hızıyla yüzen sokak köpeği aklıma geldikçe halen aynı korku ve endişeyi yaşıyorum. İlk olarak çamurla oynamamıza kızılmayan bir yer bulduk gezimiz sırasında. Andrasan, Ceneviz Koyu, masallardan mı çıkıp geldiniz? Çamurla banyo yapıyor, köpüklerle oynuyorduk. Koyların güzelliği, benim ve arkadaşımın yaptığı yaramazlıkları bile unutturuyordu ailelerimize. Yollarda geçen tatilimizin ikinci durağı Alanya idi. Çok şanslı hissediyordum kendimi, denizden çıkmak nedir bilmiyordum. Bir değişiklik yapıp, tatilimizin geri kalan kısmını da Sinop’ta geçirdik Her günümüz, neşe içinde geçti. En sonunda, eve döndük, okulların açılmasına çok az kalmıştı, ne yazık ki! Bu yüzden başka bir yere tatile gidemedik.
Bu resim, gittiğim Olimpos ve Andrasan. Bu resmi Youtube adlı siteden aldım.
Burası, gittiğimiz,
Göynük plajı.Bu resmi Neredekal.com sitesinden aldım.
İşte burada plaj voleybolu oynadık. Bu resmi sosyallob sitesinden aldım.
Umarım siz de benim kadar güzel bir tatil geçirir ve güzel yurdumuzun muhteşem sahillerinde gezme fırsatı yakalarsınız. 🙂