Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal, pireler berber iken ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken eski zamanlarda adı sanı unutulmuş bir köy varmış. Bu köy, yardımlaşmanın, dürüstlüğün ve sevginin hüküm sürdüğü bir yer imiş. Köylüler, bu huzurlu hayattan son derece memnun yaşarlarmış. Ancak bu huzur, kirli ve kullanılmayan eski bir eve yaşlı bir teyze taşınana dek sürmüş. Köylüler başlarda yaşlı teyzeye yardım etmeye, ona iyi davranmaya çalışmışlar fakat teyzenin huysuzluğu bir türlü geçmek bilmezmiş.
Bir gün, köyün yaramaz çocuklarından biri, arkadaşlarıyla oynarken futbol topu yaşlı teyzenin bahçesine kaçar. Kimse topu almaya cesaret edemez. Ancak yaramaz çocuk, azar işitmemek adına bir plan yapar ve gizlice eve girer. Fakat içeride topu bulamaz. Telaş içinde evi terk etmeye karar verirken yaşlı teyze ona seslenir: “Dur çocuğum! Topun burada.” Çocuk korku içinde arkasını dönüp topunu alır ve hızla oradan uzaklaşır.
Ertesi gün, çocuğun annesi evde kek yapar ve komşularına ikram etmesi için oğlunu çağırır. Anne başta yaşlı teyzeye de kek götürmesini ister ama çocuk reddeder. Ancak annesinin ısrarlarına dayanamaz ve yaşlı teyzenin kapısını çalar. Kapıyı açan teyze, çocuğun kendisine kek getirmesine çok sevinir. Onu içeri davet eder ve çocuğa kek ile süt ikram eder. Sohbet ederken çocuk yaşlı teyzenin aslında ne kadar iyi biri olduğunu fark eder. Bu olaydan sonra, çocuk sık sık yaşlı teyzeyi ziyaret eder olur.