Yaşlı Adamın Belgeseli

Ben normalde duygularını buram buram yaşayan veya dışarıya yansıtan bir insan değilimdir, ama o an önümdeki senaryoyu okumayı bitirmişken eminin beni hiç tanımayan biri bile yüzümdeki şok ve heyecanı anlayabilirdi.

Bu günün sabahı evden çıkarken yine geçen birkaç ay gibi bir huzursuzluk vardı içimde. Sanki bunu kilometrelerce öteden hissetmiş gibi bir anda , aynı zamanda en iyi arkadaşım olan, editörüm aradı. Prodüksiyon şirketinin ne kadar huzursuz olduğunu ve ne kadar hızlı bir senaryoya ihtiyaçları olduğunu söyledi, ama ben bunu zaten tahmin etmiştim. Sonunda senaryoyu ne kadar hızlı teslim edersem kariyerimin o kadar hızlı düzelebileceğini de söylemeyi ihmal etmedi.  Kendimi övmek gibi olmasın ama, alanımdaki en iyi yönetmenlerden biri olmama rağmen şu son aylarda yazarların da bazen karşı karşıya geldikleri “yazar bloğu” nu yaşadığım için hiçbir şey yazamamıştım.

Ayrıca, açıkçası demeliyim sanırım, hayatımın son 50 yılını aynı konuda film çekerek geçirdim ve bu çok sıkıcı olmaya başladı. Belki de bilim kurgu gibi konulara kafa yorarsam sonunda elimde bir şeyler olur diye düşündüm, ama şu anki durumum ortada.

Her şeye rağmen ofisime gittim ve düşünmeye devam ettim. Tam yine ofiste uyuya kalacakken, zilin çalındığını duydum ve içime az da olsa umut yayıldı. Buzlu camdan gördüğüm kadarıyla gelen, yaklaşık 20’lerinde genç bir üniversite öğrencisiydi. Sanat ile ilgili bir bölüm okuduğu ise  üstündeki Juilliard formasından belliydi.

Hala onun burada ne işi olabileceğini düşünürken sekreterim içeri girdi ve genç bir üniversite öğrencisinin benimle konuşmak için burada olduğunu söyledi. Tamamen aklımdan çıkmış olmalı ama onu bana Açelya’nın(Kendisi önceden bahsettiğim editör ve en yakın arkadaşım olur.) yönlendirdiğini hatırladım. Sekreterime öğrencinin içeri girebileceğini söyledikten sonra öğrenci içeri girdi. Öncelikle kendisinin benimle tanışma fırsatı bulduğu için ne kadar şanslı olduğunu söyledi ki, bunun beni ne kadar hoşnut ettiğini kelimelerle dile getiremem. Adının Alev olduğunu ve bir süredir bilim kurgu senaryoları hakkında çalıştığını ayrıca bunu hobi olarak yaptığından da bahsetti.

Sonrasında, bana kendi yazdığı senaryoyu gösterdi.

Zarfı açtım ve senaryoyu okumayı başladım:

(Ana karakter sahneyi seslendirir)

Sabah kapımın çalınmasıyla uyandım. Bu bana hiç olmazdı çünkü yakınımda oturan arkadaşım veya aile üyelerim yoktu. Şaşırmış halde kapıyı açmaya giderken neredeyse yerdi çatlak yüzünden yere düşüyordum. (Bu da garip çünkü evi daha yeni kiralamıştım). Kapıyı açtığımda ise şehirden geçerken beni ziyaret etmek isteyen bir arkadaşımla karşılaştım.

(İki karakter bir süre boyunca konuşurlar ve ana karakter arkadaşını içeri davet eder)

Karakterin arkadaşı: Bina o kadar büyük ki, senin dairene gelirken kayboldum resmen. Ama gözüme bir şey takıldı, birinin cenazesini götürüyorlardı sanki.

Ana karakter: Umarım alt katta oturan yaşlı adam değildir, kendisini çok severim ve her ziyarete gittiğimde bana çok güzel hikayeler anlatır, sanırım kendisi bir film yazarı.

(Az bir süre sonra kapı çalınır)

(Ana karakter kapıyı açmaya gider ve elinde bir mektupla döner)

Karakterin arkadaşı: O elindeki ne, hayranlarından birinden mi yoksa?

Ana karakter: Yok yok da, sanırım alt kattaki yaşlı adam ölmüş, sürekli onun yanına giderken gördüğüm bir akrabası bu senaryoyu bana getirdi, herhalde yaşlı adam hikayelerini sevdiğimi bildiği için bunun bana verilmesini istemiş.

Karakterin arkadaşı: Eh, ben gideyim o zaman seni yeni taşınmışken meşgul etmek istemem.

(Mektubun içindeki senaryo bir belgeselin senaryosudur. Ana karakter belgeselin içeriğinden çok etkilenir ve araştırmaya karar verir ama içindeki kişilerin veya konunun varlığını ispatlayacak kanıtlar bulamaz. Ardından yaşlı adamın akrabalarından izin isteyerek yaşlı adamın apartmanında bir araştırma yapmak ister. Olaylar ise karakterin tahmin ettiğinden çok daha başka bir yol izleyecektir)

 

Senaryonun sonuna doğru, filmde birden fazla karakterin görüş açısından olduğunu, Ana karakterin bulmak istediğini ise çok kolay elde edemeyeceğini çünkü evin bulmacalar ve tuzaklarla dolu olduğunu gördüm. Ve ana karakter en sonda bu belgeselin aslında kendisi hakkında olduğunu ve eğer yaşlı adam ölmeseydi, kendinin öleceğini öğrendi. Bir de yaşlı adamın niye öldüğü tamamen izleyenlerin hayaline bırakılmış gibi görünse de, aslında bütün olayların cevapları belli sahnelerde saklıydı. Bu senaryo, daha önce okuduğum hiçbir şeye benzemiyordu.

(Visited 17 times, 1 visits today)