Yaşamak İstediğim Dünya

İnsanların bazıları metropolde yaşamayı tercih ederken bazıları ise şehir merkezinden uzak, küçük ve sakin yerlerde yaşamayı arzularlar. Kimi insanların ideal bir cuma akşamı, şehrin göbeğindeki en ünlü restoranlarda yemek yiyip kendilerini metropol hayatının hareketliliğine ve adrenaline bırakmak, damarlarında dolaşan kanın kaynayışını hissetmektir. Mağaza mağaza gezmek, kalabalık alışveriş merkezlerini dolaşmak, dev ekranlarda filmler izlemek isterler. Enerjilerini sosyal aktivitelerle sağlayıp kendi vücutlarının baterisini şarj etmek için dışarı çıkarlar.

Bazı insanlar ise bu hayat için yaratılmamıştır. Bir cuma akşamını belki çay demleyip kitap okumak, belki evde mısır patlatıp bir film izlemek, belki de battaniyenin altında uyuklayarak geçirmek isterler. Şehir hayatının hareketliliği onları hem fiziksel hem de psikolojik olarak yorar. Metropolde akan hayatın canlılığının sesi bazı insanlara eğlencenin sesi gibi gelirken bazıları için gürültüden fazlası değildir. Enerjilerini en büyük konfor alanları olan evlerinde toplayıp kendi vücutlarının baterisini şarj etmek için sessizce ve sakince vakit geçirirler.

Kendi adıma ben, bir şeyleri bu kadar net ve keskin çizgilerle belirlemeyi çok mantıklı ya da gerekli bir eylem olarak görmüyorum. Bir insan kendini “Ben kesinlikle dışarıda gezmeyi evde oturmaya tercih ederim.” veyahut da “Evden dışarı asla çıkmam, koltuğumda uzanmayı her zaman tercih ederim.” şeklinde etiketlemesi hareketlerini kısıtlayabilir. Şahsen ben kendimi uyumlu bir insan olarak tanımlarım. Beni ister metropole, ister şehirden uzak bir çiftliğe, ister göl kenarı bir kasabaya koyun; bir yolunu bulur mutlu mesut idame ettiririm hayatımı. Ama benim, hatta dünyadaki en rahat uyum sağlayabilen insanın bile yaşayacağı yer için bazı kriterleri ve istekleri olacaktır:

Ben, hayvan katliamına dur dediğimiz bir dünyada yaşamak istiyorum. Köpeklerin mamasına sırf havlıyorlar diye zehir katılmadığı, yavru kedilerin çöp poşetiyle toplanıp dev çöp konteynerlerine fırlatılmadığı, hayvanat bahçesindeki hayvanların insanları eğlendirmek uğruna cam duvarlar arasına kapatılıp bakımsızlıktan sürünmediği, akvaryumlardaki büyük balıkların bir film izlermişçesine izlenilmek için doğal ortamlarından alınıp yapay bir yere tıkılmadıkları ve sirklerdeki hayvanlara küçük çocukları güldürmek amacıyla edilen işkencelerin son bulduğu bir dünyada yaşamak istiyorum.

Ben, insan katliamına dur dediğimiz bir dünyada yaşamak istiyorum. Namusu temizlemek başlığı altında cinayetlerin işlenmediği, intikam hırsına bürünmüş kişilerin kan davası dedikleri mantıkla birbirlerinin canına kıymadığı, insanların geceleri sokakta yalnız yürümeye korkmadığı, sadece istemedikleri bir şeye hayır dedikleri için vahşice öldürülmediği, trafikte önüme kırdı gibi basit bir bahaneyle çıkan kavgaların ağır yaralanmalarla ve hatta ölümle sonuçlanmadığı bir dünyada yaşamak istiyorum.

Ben, çevre katliamına dur dediğimiz bir dünyada yaşamak istiyorum. Keyifli aile pikniklerinden arta kalan kırık cam şişe parçalarının devasa orman yangınlarına neden olmadığı, insanların çöplerinin doğaya atılarak hayvanların doğal yaşam alanlarına zarar verilmediği, atık yağların suları kirletmediği, göllerin kurumadığı bir dünyada yaşamak istiyorum.

Ben; her türlü katliama dur dediğimiz, haksızlığa karşı susmadığımız ve sustukça sıranın bize geleceğini bildiğimiz bir dünyada yaşamak istiyorum.

(Visited 39 times, 1 visits today)