Yaşam Mücadelesi

Yazın kavuran sıcağının en etkili oldu vakitlerde karnemi almak için Denizli’nin merkeze yakın bölgesinde olan okuluma gitmek üzereydim , ilk karnemi alacaktım. Annem sabah uzun bir süreden sonra o sabah  yumurta yapmıştı.Sonra küçük kardeşimi uyutup beni yola çıkaracaktı.Annem çok merhametli bir insandı babam bize kızdığı  zaman  onu hep annem yumuşatırdı. babam ise annemin aksine çok kızgındı , benim ve kardeşlerimin bir konuda başarısız olmasına çok sinirlenirdi. Babam o sabah yemeğini yedikten sonra bizi öpüp bana on türk lirası vererek işine gitti. Annemde nihayet kardeşimi uyutup beni giydirdi ve okulun yoluna koyuldum. İlk karnemi alacağım için çok heyecanlıydım fakat bir yandan da kırık gelmesinden korkuyordum.

Okula gitmek için yaklaşık on kilometre kadar yürümem gerekiyordu bu on kilometre içine paçalarımı sıyırıp zar zor geçtiğim , bazen akıntı ve suyun altının çamur olması nedeniyle düştüğüm göletler de girince okula varmam hayli zaman alıyordu.Bu zorlu yoldan sonra nihayet okula gelebilmiştim fakat bu uzun yol sonrası bir de yola  çıkmak için annemin kardeşimi uyutmasını beklediğim için  okula bir ders kadar geç kalmıştım.Tabii bu öğretmenim tarafından pek hoş karşılanmadı.Zaten çok sert,sinirli biriydi,bir keresinde bir arkadaşım bir soruyu bilemedi diye eline cetvelle on beş kez vurarak elini bir hafta yazı yazamayacak duruma getirmiş ve sonrasında ona zorla yazı yazdırmaya çalışmıştı.Ondan o kadar korkuyordum ki ne yapacağını tahmin etmeye başlamıştım.Biraz karşısında bekledikten  sonra bana garip bir şekilde hiçbir şey yapmayarak yerime geçmemi söyledi.Bir anlık mutlu olmuştum , arkadaşlarımla oynayıp karnemi sabırsızlıkla bekliyordum.Sonunda öğretmenimiz karnelerimizi dağıtmaya başladı.Numaram okundu karnemi aldım ki bir de ne göreyim iki dersten sınavlarım çok güzel olmasına rağmen kalmıştım.Öylece dona kaldım ne yapacağımı bilemedim.Ağlayarak dışarı çıktım birkaç saat dışarıda durduktan sonra eve gittim. Annem çok korkmuştu , babam ise çok sinirli bir şekilde odada beni bekliyordu.Babamın yanına gittim , babam sabah erken kalkacağımı söyledi ve yattı.Biraz olanları düşündüm , babama gerçeği söylersem benim yalan söylediğimi düşüneceğinden olsa gerek ona hiçbir şey anlatmadım ve yatağıma geçip uyudum.

Sabah babam beni beklediğimden erken kaldırdı.Yemek bile yemeden üstümüzü değişip evden çıktık. Yarım saat kadar yürüdükten sonra etrafı capcanlı , yemyeşil hatta yanında kocaman bir lunaparkı bulunan bir tamirci dükkanının önüne geldik. Babam dükkanın sahibiyle konuştu ve beni ona çırak olarak verdi.Yaz tatilimin 2 ayı kadar işe gitmiştim.Kapı kapı dolaşıp bir sürü bozuk ev aletleri tamir ettik.Bir gün yine birinin evindeydik.Kişi oldukça zengin bir o kadar da yaşlıydı.Ustam işini bitirip her zaman ki gibi çıkıyordu fakat çıkarken tezgahın üzerinde bulunan tamamen altın kolyeyi çaktırmadan aldı ve beraber dükkana döndük.Çok geçmeden ustam kapının önünde sigara içerken iki tane polisin buraya doğru geldiğini görerek bana kaç diye bağırarak aşağıya doğru koşmaya başladı.Ben ne yapacağımı bilemedim ve yanımızda bulunan lunaparka giderek oradaki bir kutunun içine girdim.O kadar korkmuştum ki kutunun içinde uyuya kalmışım.Sabaha yakın kalktım. Yanımda konuşan iki adamın sesi geliyordu. Adamlar aletleri kurmakla ilgili şeylerden  bahsediyorlardı. Onların gitmesini bekleyip çıktım.Hemen ustama kötü bir şey olmuş mu diye dükkana bakmaya gittim. Fakat dükkan yoktu , sanki farklı bir yerdeydim. Geldiğim yere geri döndüm. Kaybolmuştum ve karnım da biraz acıkmıştı. Orada öylece durup  lunapark malzemelerini kuran  adamları izledim içlerinden biri beni gördü ve yanıma gelip bana yiyecek bir şeyler verdi.Onlara nereden geldiğimi , nasıl geldiğimi anlattım. Bütün gün onlarla durdum . gece onlarla beraber yattım.Birkaç günümü bu şekilde geçirdim. Lunapark kurulduktan sonra aletler arası getir götür işlerini yapıyor bazen de aletlerin başında duruyordu . Yaptığım bu işten az da olsa ben de para kazanıyordum , kazandığım parayı bir kumbara da biriktiriyor daha sonra o parayla evime dönme hayalleri kuruyordum sonra içimden ‘gerçekleşmez belki ama dilemeye değer’ diyordum.

Yedi yılı her gün aynı şeyleri yaparak geçirdim. Yedi yıl sonrasında ise kendime ucuz bir lunapark oyuncağı alıp kendi oyuncağım da  çalışmaya başladım. Bundan iki yıl sonra ise ikinci oyuncağımı aldım sonra üç sonra dört bu böyle gittikçe arttı ve kendime bir lunapark açtım. Daha sonra yıllarca işi bahane ederek gidemediğim memleketime gittim. Hiçbir yerini bilmiyordum ama sanki her yerini biliyormuşum gibi , aslında kimseyi tanımıyor fakat içlerindeki kan beni çekiyor gibiydi. Birkaç hafta boyunca ailemi aradım ve sonunda buldum da , yanlarına gittim. Babam vefat etmiş. annem beni görür görmez bana sarıldı beraber hasret giderdik. Bir hafta daha kaldıktan sonra annemi alıp yanıma yerleştirdim.Kardeşim ise askere gitmiş bize her gün mektup yazıyor durumunu bildiriyordu. Ona kavuşacağım günü iple çekiyordum hatta haftaya annemle ziyaretine gidecektik fakat her gün sabahın dokuzunda gelen mektup bir gün gecikmişti bir terslik olduğunu anlayıp bağlı olduğu karakolu aradım. Annem dayanamayıp telefonu zorla elimden alınca kardeşimin şehit haberini ilk alan o olmuş oldu ,Bir anda kalbinin bulunduğu bölgeyi tutarak bayıldı onu tuttuğum gibi hemen hastaneye götürdüm. doktorlar ameliyata aldı. Her bir saniye sanki bir gün gibi gelmeye başlamıştı bir yandan kardeşimin ölümüne üzülüyor bir yandan da annem için güçlü olmam gerekir diye düşünüyordum. Bir saat kadar sonra annemin de ölüm haberini aldım.

Uzun zamandır görmediğiniz birinden böyle ayrılmak nasıl bir şey bilir misiniz ? Özellikle de bu kişi en çok ihtiyacınız olan kişiyse ; belki çok şey başardım , belki çok param oldu , belki çok güzel zamanlar geçirdim fakat hiçbir ini sevdiklerimle geçireceğim bir saniyeye değişmem bu yüzden sevdiklerinizle geçirdiğiniz her anın kıymetini bilin.

(Visited 30 times, 1 visits today)