Bir zamanlar Ali isimli bir adam varmış. O adam yaşadığı şehirden Antalya’dan sıkıldığı için bir gün taşınmaya karar vermiş ve İstanbul’a yerleşmiş. Taşındığı yerde saatini, fenerini ve daha çok şey bulmuş. Ali bundan sonra İstabul’da yaşamaya karar vermiş. Zaten akrabalarının evi Ali’nin evine çok yakınmış. Artık herkesle sık sık buluşabiliyormuş. Eski okul arkadaşları da o mahalledeymiş. Bir gün Ali sokakta yürürken İngiliz bir adam sormuş:
-Hello, what is your name? Ali şaşırmıştı.
– Siz kimsiniz? İngiliz adam:
-Özür dilerim, sizi İngiliz sanmıştım.
Ali:Özür dilemenize gerek yok ama siz kimsiniz?
-Ben ünlü aşçı Jack. Herkesin istediği yemeği yaparım ve herkes benim yemeğimi çok beğenir. Ama benim hiç arkadaşım yok, tanışıp arkadaş olmaya ne dersin?
Ali:süper bir fikir.Bende yeni taşındım buraya zaten,demiş.
Ali ve Jack birlikte çok eğlenmişler.
Ali:Ne yapmak istiyorsun?
Jack:benim için her şey olur.
Ali:O zaman bowling oynayalım,demiş ama bir anda Jack ‘in telefonu çalmış.
Jack:Olmaz, beni işten çağırdılar şimdi.
Ali:O zaman yarın buluşalım, demiş.
Günler hızlıca geçmiş. Ali ona sürpriz olarak:
-Tatile gidelim mi?
Jack İngiliz olduğu için OK. demiş.
Jack’in ayladır aradığı kitabı Ali sonunda Taksim’in arka sokaklarındaki bir sahafta bulmuş ve Jack’e hediye etmiş. Jack kitabı görünce çok sevinmiş. Aynı gün büyük bir heyecanla kitabı okumaya başlamış. 23. sayfaya geldiğinde el yazısıyla yazılmış bir not bulmuş. Yazıyı okuyamadığı için not kağıdını hemen Ali’ye vermiş. Ali kağıdı okuduktan sonra Jack’ e dönüp yazıyı okumuş.
-Bu kitabı en son okuyan kişi kitap bittikten sonra okuması için bir başkasına hediye etsin.
Sonra iki arkadaş birbirine bakıp gülmüşler ve aynı anda ;
-Neden olmasın ,demişler.