Yarım Kalmış Anılar

 Çalan saatimin alarmıyla birlikte sakin bir güne uyanıyorum. Akrep yediyi gösterirken yelkovan altıya doğru hızla ilerliyor. Yatakta doğrulup etrafıma bakınıyorum. Mavi, beyaz ve mor tonlarının ağır bastığı odanın duvarları boş. Gözüm odadaki tek dekor olan saatin yanındaki fotoğraf çerçevesine gidiyor. Parkta çekilmiş fotoğrafta hemen hemen aynı yaşta olan üç tane kız var, yüzlerindeki kocaman gülümsemelere, ellerindeki hediyelere ve arkada masada duran pastaya bakılırsa bir kutlama yapıyor gibi gözüküyorlar. Çerçeveyi elime alıyorum ve resmi içinden çıkarıyorum. Eski bir fotoğrafa benziyor. Kenarları yıpranmış, rengi solmaya başlamış. Arkasını çeviriyorum resmin ve bir tarih görüyorum: 17.04.2018

  Koridordan annem ile babamın sesi geliyor. Doğum günü şarkısını söyleyerek odama giriyorlar. Annemin elinde üstünde küçük bir mum olan bir kurabiye, babamın elinde ise maytaplar var. Yatağımda doğrulup sıkıca sarılarak teşekkür ediyorum ikisini de. Bengi’nin salonda beklediğini ve akşam bana sürprizleri olduğunu o yüzden de eve erken gelmem gerektiğini söyleyip bana veda ediyorlar. Kurabiyemi masama koyup salona gidiyorum. Salona adım atmamla birlikte Bengi “İyi ki doğdun!” diyerek elinde kocaman bir hediye ile birlikte duvarının arkasından önüme atlıyor. Kemiklerimi kırmadan kısa bir süre önce sarılmayı bıraktıktan sonra beni odama doğru itip “Hadi çabuk hazırlan Buse bizi lunaparkta bekliyor.” diyor. Hızlıca hazırlandıktan sonra lunaparka doğru yol almaya başlıyoruz.       Tüm gün boyunca lunaparkta gezilmedik yer, oynanmadık oyun bırakmadıktan sonra gözümü kapamam gerektiğini söyleyip beni bir yere götürmeye başladılar. Bengi’nin “İşte geldik.” demesiyle birlikte gözümü açtım. Karşımda her tarafı ışıklarla süslenmiş, tepesinde iyi ki doğdun yazısı yazan, etrafına bir sürü balon tutturulmuş bir çardak belirdi. Masada ise üstünde “daha nice anılara” yazan büyük bir pasta ve küçük bir hediye paketi duruyordu. Gözlerimin dolmaya başladığını hissediyorum. Arkamdan Buse “Hepimizin gözleri kızarıp şişmeden önce bu anı ölümsüzleştirsek mi?” dedi. Hep birlikte gülüştükten sonra polaroid fotoğraf çekindik. Sonrasında pastanın mumlarını yaktılar ve dilek dilememi söylediler. İçimden bunun sonsuza kadar olmasını diledim. Hiç bitmemesini. Mumları üfleyemeden rüzgar aldı götürdü mumların ateşini. Büşra “Bir şey olmaz hadi tekrar yakalım.” dedi ve çakmakla tekrar yaktı mumları. O sırada fotoğrafı eline alan Buse bize göstererek heyecanla, “Bakın fotoğrafımız hazır.” dedi. “Hadi hediyeni aç o zaman.”diye ekledi Büşra da ve paketi bana verdiler. Küçük paketi açtığımda içinden resim çerçevesi çıktı. Fotoğrafın arkasına tarih yazıp içine yerleştirdik. O sırada benim telefonum çalmaya başladı. Arayan annemin numarasıydı.

  Telefonu heyecanla açtığımda bana cevap veren annem değildi ama. Bir doktordu. Telefondaki doktor kendisini tanıttıktan sonra olabildiğince sakin ve soğuk kanlı bir şekide olanları anlatmaya başladı. “Ailen bir trafik kazası geçirdi.” dedi doktor. Başım dönmeye ve vücudumu hissetmemeye başladım. Arkadan Buse ile Büşranın telaşlı seslerini duyabiliyorum ama sanki kilometrelerce uzaktan bağırıyorlardı bana. Telefonumu elimden düşürdüm. Büşra telefonu hızlıca kapıp doktorla konuşmaya başladı. Buse de taksi arıyordu. Ben ise orada havada asılı kalan dileğim, hala umutsuzca yanan mumlarım, daha kesmeye vakit bulamadığımız pastam ve yerlere saçılmış hediye paketleri arasında yere yığılmıştım. Rüzgar aldı götürdü dileğimi uzaklara, çok uzaklara. Henüz üfleyemediğim pastamın mumları söndü.

  Sonrası bulanıktı. Hastaneye koşuşumuz, hayatımın tepetaklak oluşu, gözlerimin yaş üretemeyecek kadar yorulmaları, beni yetimhaneye götürmek için almaya gelenler, çardaktan ayrılırken Buse’nin yanına aldığı fotoğrafımızı zorla elime tutturuşu, hiç tadına bakamadığım kurabiyeme ve pastama vedam, arkadaşlarıma vedama, aileme vedam, evime vedam, hayalerimize vedam, hayatıma vedam… 

Sonra önemli bir karar alıyorum. Ve anılarıma da veda ediyorum. Unutuyorum her şeyi. Tüm sevdiklerimi, hatıralarımı, acılarımı, mutluluklarımı…

 

(Visited 67 times, 1 visits today)