O sabah yağmurlu bir güne gözlerimi açtım. Uyandığımda kedim yanımda, yatağıma uzanmış bir şekilde gördüm. Onu kucaklayıp kahvaltı için aşağı indim. Ben çok sevsem de, kedim yağmurlu havalardan nefret ederdi çünkü ıslanmayı sevmezdi. Sanki bana da “Yemek ver” dermiş gibi mutfak tezgahının üstüne çıkarak miyavlamaya başladı. Mama kabını aldım ve doldurdum. Karşılıklı kahvaltılarımızı ederken yağmurun rahatlatıcı sesini dinleyip incecik damlaların cama vurmasını izliyorduk.
Birden penceresinin önünde duran “Sihirli Büyüler” adlı kitapla birlikte kavga ettiğim günden beri sevmediğim karşı komşumun odasını gördüm ve onu hatırladım. Onu gördüğümde aklıma hep gizemli ve onunla ilgili kötü şeyler gelirdi. Küs olmamızın sebebi ise bir gün evine girdiğimde beni kaba bir şekilde kovmasıydı. O günden beri ona tek kelime etmemiştim.
Kedimle kahvaltılarımızı bitirdikten sonra tekrar odama gitmek üzereyken kedim ev kapısına doğru daha önce hiç görmediğim kadar hızlı koştu. O da neydi! Her gece kapıyı kilitlememe rağmen kedim kendini dışarı atmıştı. Gözlerime inanamıyordum. Kedim asla böyle şeyler yapmazdı, hele ki yağmur yağarken! Beni en çok şaşırtan şey ise kapıyı nasıl açabildiği oldu. Ben kapıya onun için koştuğum sırada kapının kilitli olduğunu fark ettim. Kapının kilidini açtım ve öyle çıktım.
“Aman tanrım!” dedim içimden. Bu nasıl olabiliyordu? Kedim küs olduğumuz komşumuzun kapısına doğru koştu ve gözden kayboldu. Kapı açıldı ve içeriden tuhaf bir koku geliyordu. Rüya görüyorum diye düşünsem de burnuma gelen garip koku, bunun gerçek hayat olduğunu bana hatırlatıyordu.
Bir anda içeriden cadı gülüşü duydum. Ürpermiştim. Evin içine doğru ilerlediğimde ise kocaman bir kazan gördüm. Koku iksir kokan kazandan geliyordu. Kazanın yanında duran kişi ise oydu, yarı insan, yarı kedi, küs olduğum karşı komşum. Ağzım açık kalmıştı. Konuşmayı istesem bile sesim çıkmıyordu. Bu her şeyi açıklıyordu.
Kedim yağmurlu havaları sevmiyordu çünkü o bir cadıydı; cadılar suya temas ettiklerinde erirlerdi. Kedim kilitli kapıdan geçebildi, çünkü sihir yapabiliyordu. Karşı komşumun penceresinde “Sihirli Büyüler” adlı kitap duruyordu, çünkü o bir cadıydı. Kedim sokağa çıktığı anda yağmuru durdurdu, eğer yapmasaydı, erirdi.