Sevgili Mustafa Kemal Paşa,
Cumhuriyetimizin kuruluşu üzerinden tam 101 sene geçmiş. O şanlı bayrağın yüzyıl sonra bile dalgalanmaması ancak bir kıyamet alametidir Paşam. Senin önderliğinde kurtulan bu devlet, iyisiyle, kötüsüyle, korkusuyla, heyecanıyla, mutluluğuyla, üzüntüsü ile varlığını sürdürmeye asırlarca devam edecektir. Bizler geleceğin altın çocukları, Atatürk çocukları olarak senin ve şehitlerimizin uğruna can verdiği bu vatanı, kanımızdaki son damlaya kadar koruyup kollayacağımıza ant içeriz. Sen demiştin ya zamanında, “Söz konusu olan vatansa, gerisi teferruat.” diye, işte o vakit Türk milleti vatanını ve milletini koruyup kollamak için daima çalışıp çabalayacaktır. ilkelerinden biri vatansever olup vatana ihanet etmemektir. bizde Atatürk’ün çocukları, ülkemizin geleceği, aydınları olarak, ilelebet senin yolundan ilerleyip, ilkelerini dört bucağa yayacağız paşam. Elbet gelecektir bir gün bizim de sonumuz, fakat bizden sonraki nesiller sürdürecektir o şanlı zaferleri her kitabede. Şundan emin ol ki Paşam, o şanlı bayrak Türk milletinin gözü açık olduğu sürece dalgalanmaya devam edecek ve asla durmayacaktır. bu mektubu bitirmeden önce İstiklal Marşı’nın birkaç kıtasını yazmak isterim.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl,
Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin İstiklâl